9 Ağustos 2014 Cumartesi

Kuran'daki "el yemmi (deniz)" kelimesi üzerine!

Ashira in Arabia

The Arabic root ʼṯr is similar in meaning to the Hebrew indicating "to tread" used as a basis to explain the name of Ashira as "lady of the sea", specially that the Arabic root ymm also means "sea"

http://en.wikipedia.org/wiki/Asherah


Yukarıdaki alıntı Vikipedia'nın Tanrıça Asherah'la ilgili başlığından. Bu alıntıda Ashira'nın "denizlerin kadını" olarak da adlandırıldığından bahsedildikten sonra Arapça "ymm" kökünün de ayrıca "deniz" anlamına geldiği ifade edilmektedir. Buradan Arapça "ymm" kökünden gelen "deniz" kelimesinin Tanrıça Asherah'ı işaret edebileceği çıkarımında bulunabiliriz. 

Böylesi bir ilişkinin olabileceği şüphesinden hareketle Arapça dilinin ilk yazılı kitabı olan Kuran'ı dikkate alarak "ymm" kökünün Kuran'da nasıl geçtiğine bakmak gerekiyor.

Daha önceki başlıklarımda belirttiğim gibi bence Kuran'da saklı bir tanrıça, Asherah anlatımı bulunmaktadır. Çok tanrılı dönemlerde Tanrıça Asherah önemli bir tanrıça olup büyük tanrı Ba'al'in eşi konumunda olmuştur. Tanrı Ba'al'in sembolü, putları dikili taşlar olurken Tanrıça Asherah'ın putları hep "ağaçtan, odundan" olmuştur. Bu bağlamda Tanrıça Asherah ile "ağaç" arasında çok yakın bir ilişki kurulmuştur. Benzer bir yakınlık Tanrıça Asherah putlarının olduğu yerlerde yapılan "fuhuş" gibi cinsel içerikli ibadetlerle de sözkonusudur.

Tanrıça Asherah = Ağaç (put) + Fuhuş (ibadet)

Bu ilişkiler Eski Ahitte yer alan ayetlerde de açıkça ifade edilmiştir.

2 Krallar 23:

Tanrıça Aşera'yı simgeleyen sütunu RAB'bin Tapınağı'ndan çıkarıp Yeruşalim'in dışında Kidron Vadisi'nde yaktı, ezip toza çevirdi. Bu tozu sıradan halkın mezarlarına serpti. Putatapan törenlerinde fuhuş yapanların RAB'bin Tapınağı'ndaki evlerini yıktı. Kadınlar orada Aşera için kumaş dokurlardı. (6,7)


1 Krallar 14:

Ayrıca kendilerine her yüksek tepenin üstüne ve sık yapraklı her ağacın altına tapınma yerleri, dikili taşlar ve Tanrıça Aşera'yı simgeleyen sütunlar yaptılar. Ülkedeki putatapan törenlerinde fuhuş yapanlar bile vardı. Yahudalılar RAB'bin İsrail halkının önünden kovduğu ulusların yaptığı bütün iğrençlikleri yaptılar. (23,24)


Kuran'da "ymm" kökünün kullanımı:

Fiil:

(2:267) tayammamū :yönelmek
(4:43) fatayammamū :teyemmüm etmek
(5:6) fatayammamū :teyemmüm etmek

İsim

(7:136) l-yami :deniz
(20:39) l-yami :nehir
(20:39) l-yamu :nehir
(20:78) l-yami :deniz
(20:97) l-yami :deniz
(28:7) l-yami :nehir
(28:40) l-yami :deniz
(51:40) l-yami :deniz


ilkin "teyemmüm" kelimelerinin geçtiği yerlere bakalım:

4:43 ve 5:6 

31. lâmestum: yaklaşıp dokundunuz (cinsi temasta bulundunuz)
32. en nisâe: kadınlar
33. fe: fakat
34. lem tecidû: bulamadınız
35. mâen : su
36. fe teyemmemû: o taktirde teyemmüm edin
37. saîden : toprak
38. tayyiben : temiz


bu ayetlerde "ymm" kökünden gelen (bu kökten sonradan türetilmiş olan) bir kelimenin "kadınlara dokunmak, cinsel ilişkide bulunmak" gibi cinsel içerikli ifadelerden sonra geçiyor olması dikkat çekiyor. (Ayrıca en sondaki "tayyiben" kelimesini de aklımızda tutalım.)

şimdi de "yönelmek" anlamındaki "tayammamu" kelimesine bakalım:

2:267:

1. yâ eyyuhâ : ey
2. ellezine : o kimseler, onlar
3. âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4. enfikû : infâk edin, verin
5. min tayyibâti : temiz olanlardan, iyilerinden
6. mâ kesebtum : kazandığınız şeyler
7. ve mimmâ (min mâ) : ve şeylerden
8. ahracnâ : biz çıkardık
9. lekum : sizin için
10. min el ardı : arzdan, yerden
11. ve lâ teyemmemû : ve yönelmeyin, kalkışmayın
12. el habîse : kötü, fena, kalitesiz


Bir önceki ayetlerde geçen "tayiban (temiz)" kelimesinin bu ayette "tayyibati (temiz)" olarak yine geçtiğini görüyoruz.

ikinci olarak bu ayette "teyemmemû" kelimesinin gerçek taşıdığı anlamı bulmak adına önemli bir kelime bulunuyor; "el habise". 

"el habise" "teyemmemu" kelimesi ile kast edilen, yönelinmemesi istenen bir kelime. Buradan hareketle "el habise" kelimesini dikkate alıp onun Kuran'daki kullanım yerlerine baktığımızda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz.

"el habise" kelimesi sürekli olarak "tayyibi" kelimesi ile birlikte kullanılıyor. Örneğin; 3:179. 

"ymm" kökünden gelen kelimelerin geçtiği ayetlerde ve bu ayetlerden birisinde nitelenmiş bir kelime olan "el habise" kelimesinin geçtiği diğer ayetlerde karşımıza sürekli olarak "tayyibi (temiz)" kelimesinin çıktığını görüyoruz.

böylesi bir ortak kullanım karşısında aklımdan ilk geçenler şöyle oldu; "tayyibi (temiz)" kelimesi "tuba" kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Tuba bilindiği gibi cennetteki "ağacın" adıdır. Bu yüzden "tayyibi" kelimesinin kendisi de "el habisi" kelimesinin kendisi de aslında "ağaçla" ve dolaylı olarak Tanrıça Asherah'la ilgili anlatımlardır. Tanrıça Asherah'la irtibatlandırılan "ymm" kökünden gelen bir kelimenin birbirinden ayrı düşmeyen "tayyib (tuba/ağaç)" ve "el habisi" kelimeleriyle birlikte geçiyor olması bunun bir göstergesidir. 

"ağaç" ilişkisi konusunda bu düşünce henüz kafamda oluşmuşken "el habisi" kelimesinin geçmiş olduğu şu ayet denk geldi:

7:58:

"Ve temiz (tayyibu) belde, Rabbinin izniyle nebatı (ağacını)çıkarır. Ve kötü (habuse)olan ise, faydasız, kıt bitkilerden başka bir şey çıkarmaz. İşte böylece şükreden bir kavme âyetlerimizi açıklıyoruz."


"el habisi" kelimesinin geçtiği bir başka ayet ise şöyle:

14:26:

1. ve meselu : ve örnek, misal, durum
2. kelimetin : bir söz, bir kelime
3. habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
4. ke şeceretin : bir ağaç gibi
5. habîsetin : kötü, habis, fena, çirkin
6. ictusset : kökünden koparıldı
7. min fevkı el ardı : yerin üstünden
8. mâ lehâ : onun (için) yoktur
9. min karârin : yerleşme mekânı, denge, kararlılık


tam da "ağaç" anlatımının varlığından şüphelenirken karşıma ayan beyan "el habisi" "ağaç" eşleştirmesi çıkmış oldu. 14:24'de yani bu ayetten iki ayet öncesinde ise bu sefer aynı "ağaç" eşleştirmesi "tayyibeten" kelimesi ile yapılıyor. 

kısacası "el habisi" ve "tayyibi (tuba)" kelimeleri gerçekten de "ağaçlarla" ilişkili olan kavramlardı. Asherah'la ilişkilendiren "ymm" kökünden gelen kelimeler bizi "el habisi" ve "tayyibi (tuba)" kelimelerine götürürken, bu kelimeler de bizi alıp Asherah'ın en bilindik sembolü olan "ağaçlara" götürmüş oluyor.

Kuran'ın özünde acaba saklı bir Tanrıça Asherah tapımı mı vardı yoksa tıpkı Eski Ahit'te olduğu gibi Tanrıça Asherah inancını eleştiren bir anlatım vardı da sonradan mı değiştirilmişti? Şimdilik emin olduğum bu tanrıçanın tapılsın ya da lanetlensin "ağaçtan" konuşan bir Allah olarak Kuran'da kesinlikle var olduğu, izleri kelimelerde saklı duruyor.