Kuran'daki bazı ayetler adeta bir şiirin mısrası gibi birbiriyle kafiyelidir, örneğin;
İzes semâun fetaret.
Ve izel kevâkibun teseret.
Ve izel bihâru fucciret.
Ve izel kubûru busiret.
Alimet nefsun mâ kaddemet ve ahharet.
bunun gibi örnekleri artırmak mümkün, mesela Rahman Suresi'ni tamamını bu bağlamda ele alabilirsiniz.
Fihima aynani neddahatan.
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
Fihima fakihetuv ve nahluv ve rumman
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
Fihinne hayratun hısan
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
Hurum maksuratun fil hıyam
Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban
Suredeki ayetler bu şekilde uzayıp gider. Yukarıda da yer aldığı gibi aynı ayet 30 dan fazla kez ayrı bir ayet olarak tekrar eder ki bu bir şiirde kafiye dışında görebileceğimiz tipik bir nakarat olayıdır.
Ayetlerdeki şiirsel anlatım ortadayken Yasin Suresi 69. ayetinde "Biz ona şiir öğretmedik" denilmektedir. Hakka Suresi 41. ayetinde de " O, bir şairin sözü değildir" denmektedir. Bu ayetlerde kastedilenin Muhammed peygamber olduğu belirtilerek kendisinin bir şair, sözlerinin ise şiir olmadığı ifade edilmektedir.
Oysaki eğer siz bazı sözleri ilk söyleyen kişiyseniz ve bunları kısa cümleler halinde, kafiyreli ve nakaratlı bir şekilde okursanız bu sizi şair, sözlediklerinizi de şiir yapmış olmaz mı? Madem Allah Kuran'ın şiir olmadığını, peygamberinin de şair olmadığını söylüyor, ayetleri bu şekilde neden okutuyor?
deyim yerindeyse dediğiyle yaptığı birbirini tutmayan böylesi bir durumu yaratmaktansa peygamber çıkıp "ben bir tek Allah'ın şairiyim, bu mısralarda Allah'ın şiiri" dese ne kaybetmiş olurdu, bir şey kaybetmezdi ve kesinlikle şimdikine kıyasla daha tutarlı bir durum ortaya çıkmış olurdu.
muhtemelen ayet diye şiir mısraları öne sürülünce bunları cahiliye şiirleriyle benzerliği yüzünden eleştirenler oldu ve bu eleştiriler karşısında da bu ayetlerden geri adım atma diye birşey sözkonusu olamayınca "şiir değildir, şair değildir" gibi inkar yoluna gidildi..