5 Aralık 2012 Çarşamba

Kuran-ı Kim? (Kuran-ı Kerim'e neden inanmıyorum!)


Mümin arkadaşlara seslenmek istiyorum, sizce inanmayan arkadaşlar sırf canları istedikleri için mi bir şeyleri eleştiriyorlar, yoksa onların da kendilerine göre haklı mazeretleri mi var? Karşılıklı ve sağlıklı bir diyalog ancak iki tarafın birbirini anlayabilmesi ile mümkün olsa gerek.

Aşağıda özet olarak sıralanmış maddeler mümin arkadaşların kendisi gibi düşünmeyen insanları daha iyi anlayabilmeleri için hazırlanmıştır. İlgili ayetler belirtilmemiş olsa da her bir madede yazılanların temel dayanağını Kurandaki anlatımlar oluşturmaktadır.

Bizlerin Kuran-ı Kerim demeden önce neden ilkin asıl bunun Kuran-ı kim? diye sorduğumuzu daha iyi anlamanız dileğiyle;

-binlerce yıl önce yaşamış putperestlerin ibadetleri hakkında bilgiler veren onca yazılı kaynak doğrudan günümüze kadar gelebilmişken eldeki en eski Kuran nüshasının kitabın indirilmesinden bir asır sonraya ait olması

-diğer indirilmiş kutsal kitapların biliniyor olmasına ve ayetler daha inerken dahi kurandan açıkça “kitap” diye bahsediliyor olmasına rağmen peygamberin zamanında bir kitabın ortaya konamamış olması, kitap oluşturma işinin peygamberin ölümünden yıllarca sonraya bırakılması,

-surelerdeki anlatımlarda tarihsel bir sıralamanın ve konu akışının bulunmaması,

-adeta farklı kaynaklardan bir şeyler seçilip toplatılmış gibi Kuranda konuşan kişinin sürekli değişmesi, kitabın geneline hakim tek bir hitap tarzının olmayışı, binlerce yıl önce insanlarca yazılmış olan antik yunan kitaplarının dahi bu konuda daha düzenli ve tek elden çıkmış bir yapıya sahip olması,

-mucizelerle dolu olduğu söylenen Kurandaki anlatımlarla kıyaslandığında daha eski ve çok tanrılı bir din olan Hinduizmin dini metinlerinde doğaya ve geleceğe dair daha somut ve doğru bilgilerin bulunması,

-Kuranın sadece günümüzde eleştirilmemiş olması, islam aleminin en büyük tabibi olarak tanınan El Razı gibi büyük düşünürlerin dahi zamanında bu kitabı ve peygamberi bir kenara bırakıp akla önem vermesi,

-Kuranda allahın taşa, toprağa kendi yarattıkları her ne varsa onun üzerine yemin etmesi, onlar için söz vermesi,

-ayetlerde açıkça bir başka puttan bahsedildikten sonra allahla ilgili -yaratanların en güzeli- denilerek tanrı kavramının çoğul bir şekilde ifade edilmesi,

-koskoca kainatın dengesini sağlayan allahın ayetlerde basit matematiksel hatalar yapması, bir mirasın dahi insanlar arasında nasıl paylaşılması gerektiğini tam bir doğrulukla izah edememiş olması, bu eksikliğin daha sonradan insan aklı ile giderilmesi,

-allahın sayısal verilerle ilgili bir konuda tıpkı bir insan gibi ihtimallere bağlı olarak konuşması, bir yerin nüfusuna ilişkin "100 bin veya daha fazla" gibi bir tabir kullanması,

-herşeyi bilen bir allahın karşısına alıp konuştuğu peygamberine “elindeki nedir musa?” veya “bana inanmadın mı ibrahim?” gibi basit sorular sorup bunların cevabını karşı taraftan dinleyip ona göre hareket etmesi,

-“ol” deyince var eden allahın peygamberlerine verdiği mucizelerinin gerçekleşebilmesi için sanki ortada keramet gösteren bir tanrı değil de sihirbazlık yapan bir insan varmış gibi eldeki sopanın, ayağın veya başka bir şeyin illa bir yerlere vurulması sonucu mucizelerin ortaya çıkması,

-allahın kendisiyle konuştuğu “İbrahim”, “Musa” ve “İsa’nın havarileri” gibi kişilerin bu konuşmalara rağmen kalplerinin yine de tam bir şekilde tatmin olamaması ve bu kişilerin “allahı görmek”, “kuşları diriltmek”, “gökten yemek indirmek” gibi şahsa özel ekstra mucizeler istemesi, bir insana onunla konuşmasına rağmen kendisini tam olarak ikna ettiremeyen bir allahın hiç konuşmadan ve mucizeler göstermeden toplumların kendisine inanmasını beklemesi, inanmayanları ateşe atması,

-ayetlerdeki doğaya ilişkin anlatımların basitçe gözlemlenebilen gerçeklerden öteye geçememesi, güneş gökte aynı yolu izledi ve battı onun yerine ay doğdu, gece gündüzün üstünü örtü, yağmur yağdı otlar yeşerdi, rüzgar esmedi gemi durdu gibi orta akıl sahibi herkesin bilebileceği tasvirlerin yapılması,

-yine doğanın anlatımında gerçeğin dilinin değil göze görünenin esas alınması; güneşin battığı yerden, yakın göğün yıldızlarla donatılmasından, göklerin yerden yükseltilip direksiz tutulmasından vb. şeylerden bahsedilmesi,

-geleceği bilen ve her şeye gücü yeten allahın ayetlerine göre koşulları değiştirmek yerine koşullara göre ayetlerini değiştirmek yoluna gitmesi,

-bir ayette cin olduğu söylenen şeytanın bir başka ayette  sadece meleklerden istenen -ademe secde edin- emrini her nedense üzerine alınıp isyan etmesi, kovulduğu halde allahın cennetine her ne hikmetse girip ademle havva’nın aklını çelebilmesi, ölümlü dünyaya daha gönderilmemiş olmasına rağmen ademle havva’nın kendilerine diz çökmüş olsa da meleklere özenerek onlar gibi ölümsüz olmayı istemesi,

-ilk cennetten kovulurken her ne kadar adem ve havva’nın kendi kişisel sorumluluğundan kaynaklı bir hata yapılmış olsa da, onlardan sonra gelecek olan tüm insanlığın da aynı hatayı yapmış gibi bu sorumluluğa ortak tutulması,

-öbür tarafta sanki birileri kaçıp izini kaybettirecekmiş gibi cennetin kapılarına allahın bekçiler dikmiş olması,

-Allahın yarattığı yer çekimi yasasına sanki yenik düşüp yere düşeceklermiş gibi allahın meleklerinin kanatlı olması,

-Bu tarafta gökleri direksiz yarattığını söyleyen bir Allahın öbür tarafta insanları ateşte yakarken zincir ve direklere ihtiyaç duyması,

-allahın hem dilediğini isteyerek veya cehennemi doldurmaya söz vererek insanı yoldan çıkarması hem de onu sırf kötü oldu diye de değil sırf “inanmadı” diye ateşte sonsuza kadar yakacak olması,

-önceki peygamberlerin üzerinden yüzyıllar geçtikten sonra eskisi gibi insanları kandırmanın artık daha güç olmasından mıdır bilinmez, allahın son peygamberine gelince ona mucizeler vermekten bir anda vazgeçmesi, düne kadar gerekli gördüğü mucizeleri birden gereksiz görmeye başlaması,

-allahın kendi yarattığı canlıları kötüleyip küçük görmesi, insanları onlara benzeterek alay etmesi, beddua etmesi, kızması, alınması, adeta sıradan bir insan gibi tavırlar takınması,

-tüm insanlığa son kez gönderilmiş olduğunu iddia etse de kuranın her çağa ve coğrafyaya hitap edemiyor olması, başta cennet vaadleri ve ibadet esasları olmak üzere dünyayı bir tek arap yarım adasından ibaretmiş gibi sayması,

-ayetlerde yeryüzündeki her kavime peygamber gönderildiği iddiasında bulunulsa da ortadoğulu olmayan ne bir peygamberden ne de herhangi bir yerden veya topluluktan tek kelime dahi bahsedilmemesi,

- tevrat veya incilde daha anlamlı ve düzgün olarak anlatılmış sayısız hikayelerden yapılmış olan yarım yamalak alıntılar bir yana, tevrat ve incil dışı kaleme alınmış eski dinsel metinlerde bahsi geçen efsanelerin Kuranda anlatılması, islam öncesi kimi arap şairlerine ait cümlelerin birebir aynen ayetlerde geçmesi, allahın geçmişle kendisi arasında farklılık yaratıp ayrıcalığını ortay koymak yerine birçok konuda benzerlik yaratıp varlığını bilerek şüpheli kılmış olması,

-ibrahim peygamberin bir kaç gün içinde ilkin yıldız, ay ve güneşin doğması sonucu onlara tapması daha sonrasında ise -gerçekte batmadığı halde- sırf bunlar batıyor diye bu üç tanrıdan birden vazgeçmesi, İbrahim peygamberin bu gök cisimlerinin doğduğu ve onlara tapmaya başladığı vakit onların bir zaman sonra batacağını düşünememiş olması,

-allahın her zaman peygamberini kendi seçmemesi, başıboş bir kavim aramak yerine akrabalık durumuna göre de hareket etmesi, musa peygamberi doğrudan korumak varken sırf onun yalnız olmak istememesi ve firavundan çekinmesi üzerine kardeşini de onun yanında peygamber ilan etmesi,

-allahın sonraki çağların koşullarıyla bağdaşmayacak bir şekilde bir taraftan eski putperest Babil hükümdarlarına özenip kısasa kısası emrederken diğer taraftan firavunun uyguladığı cezalandırma metodunu benimseyip gerektiğinde insanın ellerinin çapraz kesilmesini istemesi,

-ayetlerde cariyelerden ve kölelerden sanki her çağda var olacaklarmış gibi bahsedilmesi, başta erkek kadın ayrımı olmak üzere erkeğin kadına, efendinin köleye üstün tutulması, bu konuda insan hakları evrensel beyannamesinin dahi daha insancıl olması,

-yeterli açıklama yapılamadığı için mezhepsel ayrıma ve insanlar arası çatışmalara yol açan onca konu varken, surelerin normalin üstünde hatta bazılarında abartı boyutlarına varacak ölçüde tekrarlar içermesi,

-ayetlerde erkeğin menisinden, kadınların tomurcuk memelerinden, özel günlerinden, bağırsaktaki dışkıdan, kandan ve kalpten bahsedildiği halde insan vücudunun en temel organı olan beyinden hiç bahsedilmemesi, o çağlardaki tıp bilgisinin bir sonucu olarak düşünüp, inanmak gibi beyin fonksiyonlarının hepsinin bunları gerçekleştirdiği sanılan kalbe yüklenmesi,
.
.
.

tüm bu sayılanların yanı sıra kuranda her biri ayrı başlık olarak ele alınabilecek çok sayıda başka eksik ve birbiriyle çelişkili anlatımlar bulunmaktadır. Aynı şekilde aynı topraklarda ortaya çıkmış daha eski inançlar ile kitaptaki anlatımlar arasındaki benzerliklerin de ayrı bir başlık altında ele alınması gerekir.

Benim yukarıda özet olarak sıraladıklarım; ayetlerin toplatılıp kitap haline getirildiği o çalkantılı yıllar göz önüne getirildiğinde ve islamın ilk yüzyılına ait elde başka yazılı kaynakların bulunmadığı gerçeği dikkate alındığında eminim daha fazla anlamlı olacaktır.

16 yorum:

  1. Öncelikle Kurandaki ayetleri değersel ve durumsal olarak ikiye ayrılır.Örneğin hırsızlığın günah olduğunu din söyler ama verilmesi gereken cezayı şeriat belirler.Hemen akla el kesme cezasının gelmesi tamamen yaygın ve yanlış bilgi eksikliğinin ürünüdür.Kuran inmezden evvel böyle bir ceza hırsızlara uygulanıyor idi.(Cevad ali,el mufassal fi tarihil arab kablel islam).Gaziantep belediyesinin uygulamasına baktığımızda hırsızları ıslah evlerinde, atölye ve kütüphanelerde meslek erbabı yaparak topluma kazandırmaları S.arabistanda cuma namazı sonrası düzenlenen el kesme törenlerinden daha evrenseldir.
    Aynı şekilde Köle ve cariyelik de o toplumun bir realitesi idi. Sorunlar görmezden gelinerek çözüme kavuşturlamayacağı gibi Kur'anda bu kurumu tanımış ve bir anda kaldırıp atmamıştır.Kur'anın bunu tanıması Allah'ın kıyamete kadar tüm insanlığa "kölelik toplumunuzun vazgeçilmezi olsun, her daim birileri efendi birileri köle olsun" anlamına gelmemektedir.Kuranı kendi tarihinde okuyalım...Daha fazla bilgi için iletişime geçmek isterseniz: emredemirtas86@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. ne yapacaz peki, kuran'ın bazı kısımlarını kutsal ve evrensel bir hikmet kitabı olarak değil de tarih kitabı nazarında mı dikkate alacaz?... bu tür yorumlar zamanın karşısında tutunamayan yeni, reformist İslamcıların içine düşmüş oldukları kaçınılmaz durumu gösteriyor, çare olur mu peki, olmaz, sadece bu yolla o tarafından değil de biz en iyisi mi bu tarafından "kanmaya" devam edelim demek olur ki baştaki büyük yalanı değiştirmez.

    YanıtlaSil
  4. bakın Kur'an bütün dönemler ve bütün insanlar içindir.diyorsunuz ki neden basit cümleler var çünkü herkesin anlama düzeyine göredir.mesela divan şairleri mükemmel cümleler ve benzetmeler yaparlar çok ağır olduğundan bir çok kişi anlamazken halk şiirlerinde daha basittir ve daha çok insan tarafından.anlaşılır.Allahın sorduğu sorulara cevapkardan bahsetmişsiniz ama bilmelisiniz birçok kez Allahım sen daha iyisisni bilirsin cevabı alınmıştır
    sürelerin tarihsel bir sıralama içermemesinden bahsetmişsiniz ayerler kurandaki sıralamaya göre indirilmemiştir.kuranda konuşan kişinin değişmesinin nedeni bazen insanların duasını içermesi(nasıl dua edilmesi gerektiği)başka bir yerde yapılacak sizin gibilere yapılacak azaptan bahseder.mucize konusnda peygamberlerinbir şey yapmasını söyleğini söylemişsiniz.bir tesadüf sonucuoluşmadığını ve onların peygamberden etkilenmesini sağlanmıştır. hz Ademe secde konusunda şeytanada meleğede emredilmiştir.hepsine cevap vermeye vaktim yok amacım başka insanlar hakikati yanlış yerlerde aramasın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. herkesin anlama düzeyine hitap etmesi için veya kolay anlaşılabilsin diye basit cümleler ile gönderilmş demişsiniz ama bugün dünyanın anlaşılması en zor dillerinden biri olan arapça indirilmesi ile çelişir bu. ayrıca dil bilimcileri o dönemin arapçasının dil bilgisinn oluşmadığını ve bir çok etnik kültürün dili ile karışık olduğunu söylüyor. bütün herşeyiyle göz önünde bulundurmak lazım eleştiri yaparken..

      Sil
  5. " düşünen organ kalp !!! " ( mecaz yasağı gelmiş de haberimiz yokmuş !!! )



    "- biliyor musun dün Ahmet' in yakın arkadaşı, Nuri ' nin beynini kırmış, ben de ona beyninin sesini dinle bu hiç doğru mu dedim, o da bana " bunun yanlış olduğunu duyguları katmadan tamamen mantık içeriğiyle anlat hemen şurada müslüman olacağım dedi..."



    MANTIK HİÇBİR ZAMAN TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR...

    KURAN'IN MECAZ ANLAM İÇERMESİNDE NE GİBİ BİR SORUN VARDIR ?

    ŞİİRİN EN YAYGIN OLDUĞU ARAPLARDA KURANIN ONLARI ETKİLEMESİ İÇİN ŞİİR YOLUNA BAŞVURMASI SUÇ MU ?




    YanıtlaSil
  6. Yazarın sınırlerı bozulmus hepsı bu zamanla geçer ama insan bilinçtir umarım bir an önce iyi olur bilişlerin :)

    YanıtlaSil
  7. Tüm ateistler dünyayı kurtarmaya soyunmuş fakat bunun mümkün olmadıgını içinde bulundugu hırs hiddet ve şiddetten ötürü fark edememiş finalde dogru yolu bulma olasılıgı yuksek olan iyi ve temiz insanlardır..İlahi olan o kadar kolay anlaşılsaydı imtahanın anlamı olmazdı hayat çekilmez anlamsız olurdu..Düşünsene sıfır problem hem ımkansız hem tatsız tuzsuz onca problemlı ınsan goreceksın fakat cok problemı oldugunu ıdda eden ortalıkta kafanı kaldır bak..Hiç bir zaman o tek tip insan olmaz yer yuzunde,ne denizler gitti chi ler kımler kımler özgürlük adı altında kendı özgurlugunu gözden kacıran senınkıde öyle sayın yazar özgurluk adına özgurlugunu gözden kacırıyorsun gerçek burnunun dıbınde sen baska tarafa bakıyorsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar kur'an dan bahsediyor. Allah inanci var mi yok mu bilemeyiz. Ateist demek ne kadar basitlesti gunumuzde. Burda anlatmak istedigi kur'an degistirilmis olabilir mi?

      Sil
    2. Kesinlikle Kur'an degistirildi çünkü Kur'an Kerbela katliami yapan karanlık güçlerin ellerine geçti Hz Muhammed zamanından kalan gerçek kaynakları yakıp yok ettiler kuranı kendi menfaatleri saltanatlari için kullandılar biz Alevilere göre Kur'an İncil Zebur tevrad gibi değiştirildi özünden koparıldı sahte ayet sahte hadis hurafe ve masallarla sahte bir din icad ettiler

      Sil
  8. hz ali diyorki eğer bir allah varsa inanmayanlar mutlaka yanacaklar ama eğer bir allah yoksa inananlar yine zarar görmeyecekler. ayrıca ateis,yahudi,hristiyan bilim adamları kuranı incelediler akla ve mantığa aykırı birşey bulamadılar %80 i %100 doğru dediler % 20 si ni hala inceliyorlar sizce %80 doğru olan kitabın %20 sinin (haşa) yalan olma ihtimalı kaçtır söle bakayım ....

    YanıtlaSil
  9. Kur'an ın yapısı hakkında çok çocuksu bir bilgi dağarcığına sahipsin dostum. Kur'an kağıt parçası değildir, mushafta değildir, Kur'an aklederek ulaşılan sosyal bilgilerin tümüdür ki metodolojisini bilmez genelde insanlar. Biz bu kur'an ı arapça indirdik sözünü basit bir söz öbeğinden ibaret sanırlar oysa işin aslı öyle değildir. En basit şekliyle islam dini şudur;

    http://www.kurandini.net/index.php/islam-muslih-ve-muslimun-kelimeleri.html

    Tüm algı bozukluğu teokratik bir din algısından geliyor. Oysa din doğal dindir. Geri kalan tüm ayetler ilim sahiplerinin ilgili konularda derinleşmesi sonucu anlaşılır. Örneğin fusilet suresi 11'nci ayette ''isteyerek veya istemeyerek gelin'' denilen gök olayı gibi, bunun reaksiyonu anlatması (derinleşirsen ve kitabın metodolojisini kavrarsan göreceksin pasajı) gibi..

    Bunun dışında cinmiş, şeytanmış gibi kavramlar kurulmuş tiyatro sahnelerinden ve rollerden ibarettir.

    http://www.kurandini.net/index.php/beser-iblis-seytan-insan.html

    Allah yarattığı ağacı lanetlemez bu tam bir komedidir ve malesef cehalet ürünüdür. Gerçekte olan şudur;

    http://www.kurandini.net/index.php/lanetlenmis-agac.html

    İyi niyetle insanlara bilgi aktarmaya çalıştığın çok belli. Ve ben iyi niyetle sorgulayan insanların batağa saplanacaklarına inanmam fakat bir pişmanlık var ki o da yaklaştırılanlardan olamamak. Bu gerçekten akıl sahibi olmayı başarıp çocukluktan beri çevresel etkilerin ürettiği ilahlardan arınan bir kişi için üzüntü verici bir son oluşturabilir. Bu anlamda ben üzerime düşeni yapıp seni biraz derinleşmeye davet edeyim. Kalanı önemli değil tuttuğun yol en azından saçma ilahlardan Allah'ı arındıran bir yol, kendisine inanmıyor olsan dahi inandığını söyleyen yığınlar gibi küfür etmiyorsun. Bu da seni erdemli bir kişi yapar. Başarılar.

    YanıtlaSil
  10. Sizler her şeyi mantığa dayandırmaya çalışıyorsunuz ozaman sizler hırsızlık yapanın gerçekten doğru bir şey yaptığını söylüyorsunuz ve var oluşumunuzu bir düşünün bir mucize hatta bir değil milyonlarca mucizesi bir araya gelmesi sonucu oluşan bir mucize sadece bu iki örnek size yeter diye düşünüyorum ama mantığın bana size yetmiyeceģini söylüyor çünkü siz sizi yaratan allaha ve yüzlerce binlerce âyetleri karşı yanlış düşüncelere giriyorsunuz benim gibi cahil bir insanın iki cümlesini inanacaksınız

    YanıtlaSil
  11. yazıyı okudum yazının yazıldıgı tarıh olan 2012den 2016ya gecen surecte fikirleri degistimi yoksa hala sabitmi?
    2016 yılına internette bu konularla alakalı yuzlerce kaynak bulanıbiliyor.yani 2016 yılında yazdıklarını gozden geirip tekrar bir yazı yazmak gerekebilir.
    ne dusunuyorsun?

    YanıtlaSil
  12. Size Ulaşmam münkün mü?

    YanıtlaSil