3 Temmuz 2013 Çarşamba

Kuran'da ve Hıristiyanlık inancında Reyhan (fesleğen)!



Reyhanın (diğer adıyla fesleğenin) Hıristiyanlığın en eski mezhebi olan Ortodokslarca kutsal bir anlamı bulunmaktadır. Her yıl 14 Eylül’de kutlanan “Kutsal Çarmıhın Yüceltilmesi Yortusu”nda kutsal suyun hazırlanmasında ve haç’ın süslenmesinde reyhan kullanılmaktadır.

Söz konusu kutlama ile Roma İmparatoriçesi Helena’nın İsa’nın asıldığı doğru çarmıhı bulması anılır. İnanışa göre imparatoriçenin bulduğu çarmıhın üzerinde reyhanlar bitmiştir. Yine bu inanışa göre bulunan çarmıhı öpen bir kadın hastalıklarından kurtulmuş, üzerine yatırılan bir ölü ise yeniden dirilmiştir.

Ortodoks Hıristiyan inancına göre Reyhan bitkisinin İsa’nın çarmıhı ile yakından bir ilişkisi bulunmaktadır.



Reyhan kelimesi Kuran’da da geçmektedir. İşin ilginç tarafı Kuran’da geçen “reyhan (reyhanu)” kelimesinin İsa için söylenen “ruh” kelimesi ile aynı kökten geliyor olması.

“Yapraklı taneler ve güzel kokulu reyhanlar vardır.” (Rahman -12)

Reyhan = ra waw ha

“İmran'ın kızı Meryem ki, onun iffeti ahsendi. Bu sebeple onun içine ruhumuzdan üfledik. Ve o, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını tasdik etti. Ve o, itaat edenlerden oldu.” (Tahrim -12)

Ruh = ra waw ha

İsa’yı tarif etmek için söylenen “ruh” kelimesi ile “reyhan” kelimesinin aynı kökten geliyor olmasının dışında; Kuran’da geçen “reyhan” kelimesi ile “Meryem-İsa-Ruh” arasında gerçekten de bir bağlantının olup olmadığını anlayabilmek için “reyhan” kelimesinin geçtiği iki ayete biraz daha yakından bakalım.

Reyhan kelimesinin geçtiği 1. Ayet:

“Yapraklı taneler ve güzel kokulu reyhanlar vardır.” (Rahman -12)

1. ve el habbu : ve taneler
2. zû : sahip
3. el asfi : yaprak
4. ve er reyhânu : ve güzel kokulu bitkiler

Bu ayette “reyhan” kelimesinden hemen önce geçen kelime “yaprak (asfi)”. Başka ayetlere bakıldığında “reyhan” ve “yaprak” kelimeleri ile aynı kökte gelen “rüzgar” ve “fırtına” kelimelerinin de yan yana geçtiğini görüyoruz. Her iki kelimenin de anlamları değişmiş olmasına karşın bir başka ayette yine yan yana geçiyor olması ilginç bir tesadüf. Tabi ben bunu tesadüf olarak görmüyorum. Özünde aynı anlama gelen kelimelerin daha sonradan değiştirilerek farklı cümlelerin yazıldığını düşünüyorum. (Bu garip tesadüfe daha önce açmış olduğum bir başlıkta değinmiştim: http://www.turandursun.com/forumlar/showthread.php?t=31188)

Yukarıdaki ayetin bir öncesinde “Orada meyveler ve tomurcuklu hurma ağaçları vardır.” (Rahman -11)” deniyor. “Hurma ağacı” tabiri Meryem’in İsa’yı doğurmadan önce yöneldiği hurma ağacını akıllara getiriyor. (“Meryem-Myrhha-Ağaç” bağlantısına daha önceki bir başlığımda ayrıca değinmiştim.)

Yukarıdaki ayetin bir sonrasında ise; “O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.” (Rahman 13-14)” denilerek “insanın yaratılışı” konusu ele alınıyor. İncil’de de bahsi geçtiği gibi “Adem’in yaratılışı” ile benzer yaratılışa sahip olan kişinin İsa olduğunu yine Kuran’ın bir başka ayetinden biliyoruz.

Kısacası “reyhan” kelimesinin geçtiği bu ayetin öncesinde ve sonrasında İsa ile ilişkilendirilebilecek ifadeler yer almakta. Bunun bir benzerini “reyhan” kelimesinin geçtiği diğer ayette de görüyoruz.

Reyhan kelimesinin geçtiği 2. Ayet:

1. fe : o zaman, o taktirde
2. revhun : rahat, ferah, sevinç
3. ve reyhânun : rızık ve güzel kokulu bitkiler
4. ve cennetu naîmin : ve naim cenneti

“O taktirde, ferahlık, huzur, güzel kokulu bitkiler (reyhan) ve naim cenneti vardır.” (Vakia -89)

Bu ayetin bir öncesinde; “Fakat o eğer mukarrebin olanlardan (Allah'a yakın olanlardan) ise.” (Vakia -88)” denmektedir. Bu ayette geçen “mukarrebin” kelimesi Kuran’da İsa için de kullanılmıştır.

Melekler şöyle demişlerdir: "Ey Meryem,! Muhakkak ki Allah, Kendinden bir kelime ile seni müjdeliyor. Onun ismi "Mesih, Meryem oğlu Îsâ'dır. Dünyada ve ahirette şereflidir ve mukarrebinlerdendir." (Ali İmran -45)

Yukarıdaki ayetimizin devamında ise şöyle deniyor; “Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir.” (Vakia 90-91) Ayetlerde geçen “selam” mevzusu İsa’nın söylemiş olduğu “selam”ı hatırlatmaktadır:

“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).” (Meryem -33)

Ortodoksların “reyhan” bitkisine atfettikleri kutsallığı dikkate aldığımızda; Kuran’da geçen “reyhan” kelimesinin İsa için söylenen “ruh” kelimesi ile aynı kökten geliyor olması ve “reyhan” kelimesinin geçtiği ayetlerin İsa’ya ait söylemlerle benzerlikler içeriyor olması Kuran’ın eski Hıristiyan orjinli bir anlayışla kaleme alınmış olabileceğini gösteriyor.

Reyhan kelimesinin geçtiği iki ayete ilişkin tefsirlerde geçen bilgileri de paylaşalım:
İmam Kurtubi’nin tefsirinde Rahman Suresi 12. ayetinde geçen “reyhan” kelimesi ile ilgili şu bilgileri veriyor, altını çizmiş olduğum yerler önemli:

“Bir başka açıklamaya güre kokusu hoş olan her bir yeşilliğe "hoş koku­lu bitki; reyhan" denilir. Çünkü insan bunlardan hoş bir koku alır. Onları kokladığı vakit hoş koku gelir, Bu kelime "fe'lân" vezninde olup -koku demek olan-: "Râiha"den "reyhan" şeklindedir. Kelimede "ye"nin asli "vav" olmak­la birlikte "ye"ye kalbedilmiştir. "Ye"ye dönüştürülmesi, onunla "ruhanî" ara­sındaki farkı ortaya koymak içindir. Ruhanî ise ruhu bulunan herşey hakkın­da kullanılır.

İbnu'l-A'râbî dedi ki: “Ruhanî bir şey" denilir ki bu da ru­hu olan şey demektir. Bununla birlikte bu kelimenin "fey'alân" vezninde ol­ması da mümkündür. O zaman aslı: şeklinde olup, "vav"ın yerine "ye" getirilmiş, ondan sonra da idgam edilmiştir. "Heyyin ve leyyin; “Kolay ve yu­muşak" kelimeleri gibi. Sonra da kelime uzadığından ve fazladan olarak 'elif1 İle "nun" geldiğinden dolayı hafifletilmiş bir kelimedir. "Vav" ve 'ha'1 harf­lerinden oluşan lafızlarda aslolan anlam ise, titreşmek ve hareket etmektir. es-Sıhah'ta şöyle denilmektedir: Reyhan bilinen bir bitki çeşididir. Aynı za­manda rızık anlamına da gelir. Mesela; "Allah'ın reyhanı­nı aramak üzere çıktım" denilir. (Rızkını aramak üzere çıktım demektir.) en-Nemir b. Tevleb de şöyle demiştir: "Allah'ın, selamı ve reyhanı O'nun rahmeti (üzerine olsun) ve bir de bol bol yağmur yağdıran bir seması."

Bu açıklamalarda “reyhan” kelimesi ile ilgili yapılmış olan “ruhani, ruhu olan bir şey” açıklamaları boşuna söylenmiş laflar değil. Daha önce de belirttiğim gibi Kuran'da geçen “reyhan” kelimesi İsa için de söylenmiş olan “ruh” kelimesi ile bağlantılı bir kelimedir. Hıristiyan Ortodokslarınca İsa’nın ruhunu teslim ettiği çarmıhın üzerinde biten reyhan bitkisine önem atfediliyor olması doğrudur veya yanlıştır bilinmez ama bu bağlantının bir benzerinin Kurandaki “reyhan” ve “ruh” kelimeleri arasında da var olduğunu söyleyebiliriz.

İmam Kurtubi’nin tefsirinde Rahman Suresi 12. ayetinden sonraki ayetlerde “insanın çamurdan yaratılışıyla” ilgili olarak şu bilgiler verilmektedir:

“Yüce Allah semâ ve yer gibi büyük âlemi, onlarda bulunan vahdaniyet ve kudretine delâlet eden varlıkları yaratmayı söz konusıı ettikten sonra, küçük âlemi yarattığından söz ederek "insanı... yarattı" diye buyurmaktadır. Burada "insan"dan kasıt, tevil bilginlerinin ittifakı İle Âdem (a.s)'dır.

"Testi gibi ses veren kupkuru bir çamurdan” buyruğunda geçen " Kupkuru çamur" sesi işitilebilen kurumuş çamur demektir. Yüce Allah onu pişen testiye (seramiğe) benzetmektedir. Bu, kum karıştırılmış ça­murdur denildiği gibi, kokuşmuş çamurdur diye de açıklanmıştır ki, bu da: "Et kokuştu" ifadesinden gelmektedir. Buna dair açıklamalar daha önce el-Hicr Sûresi'nde (15/26. âyetin tefsirinde) geçmiş bulunmakta­dır.

Yüce Allah burada: "Testi gibi ses veren kupkuru bir çamurdan" diye buyurmakta, orada da "kuru çamurdan değişmiş ve şekillenmiş bir balçık­tan" (el-Hicr, 15/26) diye buyurmuştur. Bir başka yerde ise: "Biz onları ya­pışkan bir çamurdan yarattık." (es-Saffat, 37/11) diye buyurduğu gibi, baş­ka bir yerde de; "...Ademin misali gibidir. Onu topraktan yarattı." (Âl-i İm-ran, 3/59) diye buyurmaktadır. Bütün bunlar mana itibariyle birbirleriyle uyum halindedir. Çünkü yerin toprağını alıp, onu yoğurduktan sonra çamur olmuş, sonra kokuşan bir çamur gibi olmuş, sonra da testi gibi ses veren bir kuru çamur haline gelmişti”

İmam Kurtubi tarafından verilen bu bilgilerde insanın yaratıldığı çamurun “kokuşmuş et” ifadesinden gelmekte olduğunun söylenmesi ilginç. “kokuşmuş et” ölen bir canlıyla ilgili olabilir ancak yoksa ortada ölüp yeniden dirilmiş olan birisi mi var? Bununla birlikte Rahman Suresi 13. ayetiyle uyumlu olduğu söylenen ayetlerden Al-i İmran Suresi 59. ayeti benim de dikkat çektiğim ayet, bu ayetin tamamı şu şekilde:

“Şüphesiz Allah katında İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona “ol” dedi. O da hemen oluverdi.”

“reyhan” kelimesinin geçtiği ayetin devamında “yaratılış” konusunun ele alınıyor olması boşuna değildir, çünkü “reyhan” kelimesi “yeniden doğuşla” alakalıdır ve bu bitki Ortodoks inancında olduğu gibi ölüp yeniden dirilen İsa ile sembolleşmiştir.

Reyhan kelimesinin geçtiği ikinci ayet olan Vakia Suresi 89. ayetine ilişkin İmam Kurtubi'nin tefsirinde geçen bilgilere de bakalım. Aşağıdaki tefsir bilgilerinden “reyhan” kelimesinin geçtiği ayetin öncesinde söylenen “Fakat o eğer mukarrebin olanlardan (Allah'a yakın olanlardan) ise.” ifadesinin ölen birisi için söylendiğini anlıyoruz. Yani dikkat ederseniz ortada yine ölmüş olan birisi var, altını çizdiğim kısımlar önemli:

"Eğer o yakınlaştırtlmışlardan ise" buyruğu ile yüce Allah, Ölüm esna­sında ve öldükten sonra diriliş halinde insanların tabakalarını sözkonusu et­mekte ve derecelerini açıklayarak şöyle buyurmaktadır; "Eğer o" ölen şahıs "yakınlaştırılmışlardan ise" buyruğunda sözü edilenler (ileriye geçenler olan) es-Sâbikûndur.

"Artık Rahatlık, güzel kokular ve Naîm cenneti vardır" buyruğunda (rahatlık anlamı verilen): lafzı genel olarak "re" harfi üstün ile okun­muştur. İbn Abbas ve başkalarına göre bu dünyadan yana bir rahatlık vardır, an­lamındadır. el-Hasen ise bu, rahmet demektir, diye açıklamıştır. ed-Dahhak istirahat ve dinlenmek diye açıklamıştır. el-Kutebi buyruk kabirde onun için güzel esintiler vardır, demektir, diye açıklamıştır.

Ebu'l-Abbas b. Ata dedi ki: "Rahatlık" yüce Allah'ın yüzüne bakmak "reyhan (güzel kokular)" ise O'nun kelâmını ve vahyini dinlemektir. "Naim cenneti" ise orada yüce Allah'ı görmekten yana perdelenmemesi demektir. el-Hasen, Katade, Nasr b. Âsim, el-Cahderi, Ruveys ve Yakub'dan rivayet­le Zeyd ise -"rahatlık" anlamındaki lafzı- şeklinde "re" harfini ötre-li olarak okumuşlardır. Bu kıraat İbn Abbas'tan da rivayet edilmiştir.

el-Hasen dedi ki: (Bu okuyuştaki) Ruh'tan kasıt rahmettir, çünkü o da mer­hum (ölen) kimse için hayat gibidir.

Aişe (r.anha) da şöyle demiştir: Peygamber (sav) "re" harfini ötreli olarak: diye okumuştur. Bu da; O kimse için cennette ebedi kalıcılık ve ha­yat vardır, demektir. İşte rahmet budur.

"Güzel kokular" buyruğu hakkında Mücahid ve Said b. Cübeyr rızık, Mu-katil Himyer dilinde rızktır diye açıklamışlardır. "Al­lah'ın rızkını taleb etmek üzere çıktım" denilir. en-Nemir b. Tevieb de şöy­le demiştir:
"O mutlak ilahın selâmı ve reyhanı (rızkı) Ve rahmeti (üzerine olsun), bir de bol nimet yağdıran bir sema."

Katade, bu cennettir derken, ed-Dahhak rahmettir diye açıklamıştır. Bu­nun, hoş kokusu koklanan, bildiğimiz reyhan (fesleğen) olduğu da söylen­miştir. Bunu el-Hasen ve yine Katade de söylemiştir. er-Rabî' b, Haysem dedi ki: Bu ölüm esnasında olacaktır, cennet ise öldükten sonra diriltileceği vakte kadar onun için saklı tutulacaktır. Ebu'1-Cev-zâ dedi ki: Bu ruhunun kabzedileceği vakit olacaktır. O reyhan demetleriy-le karşılanacaktır.”

1 yorum:

  1. Allah razi olsun sizden adimin tefsirini hic bu kadar guzel okuyup anlamamistim ilminiz daim olsun

    YanıtlaSil