"Tanrı Sina Dağı'nda Musa'yla konuşmasını bitirince, üzerine eliyle antlaşma koşullarını yazdığı iki taş levhayı ona verdi." (Tevrat, Mısırdan Çıkış 31;18)
Tevrat'ta bahsi geçen ve Musa'ya verilen "On Emirin (Evamir-i Aşere)" yazılı olduğu bu iki "levhadan" Kuran'da da bahsedilmektedir.
Araf -145:
"Ve Biz, ona levhalarda herşeyden vaaz ederek ve herşeyi tafsil ederek (kesin hükümle ayrı ayrı açıklayarak) yazdık. Artık onu kuvvetlice tut ve kavmine emret. Onu, en güzel şekilde alsınlar. Yakında size fasıklar yurdunu göstereceğim."
Musa'nın Tur'da bir başka deyişle Sina Dağı'nda "ağaçtan" seslenen Allah diye aslında "ağaç" olarak anılan Tanrıça Asherah ile konuşmuş olduğunu dikkate alırsak, ona verilen "levha (el elvâhı)" kelimesinin üzerinde biraz durmak gerekiyor.
Bu kelime lām wāw ḥā (ل و ح) kökünden geliyor ve Kuran'da toplamda 6 defa geçiyor. Bu kökten gelen kelimelerin geçtiği ayetlere tek tek bakarak yorumlamaya çalışalım:
-Araf Suresi'nin 145, 150, 154. ayetleri:
Bu ayetlerde "levha" kelimesi Musa'ya verilen "levhalar" olarak geçiyor.
-Kamer Suresi'nin 13. ayeti:
Bu ayette "levha" kelimesi Nuh'un gemisinin tarifini yaparken geçiyor. Geminin perçinlenmiş "levhadan" olduğu belirtiliyor. Eski Ahitte belirtildiği gibi bir geminin ancak "ağaçtan" yapılmış olabileceğini dikkate aldığımızda "levha" kelimesi ile kastın aslında bir "ağaca" ilişkin olduğu anlaşılıyor. Nuh'un gemisi tüm canlıları, yaşamı içinde barındırdığı için aslında "Hayat Ağacını (Tree of Life)" temsil etmektedir. Böylesi bir anlatımdan Geminin ağacı ile levha ilişkisinin, bir başka deyişle "ağaç" = "levha" ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Musa'nın Tur'da yanan bir "ağaç" görüp ondan bir parça almak istemesini ve o "ağaçtan" seslenen bir tanrıyla konuştuğunu hatırladığımızda, o tanrıdan aldığı "levhaların" da oradaki "ağaçla", onun bir parçasıyla ilişkili olduğu açıktır. Bu bağlamda "levha" kelimesinin "hayat ağacının" bir sembolü olarak Nuh'un gemisini tarif ederken de geçiyor olması anlaşılır gözükmektedir.
Buruç Suresi'nin 22. ayeti:
Bu ayette "levha" kelimesi "Korunmuş Levha" olarak geçmektedir. Korunmuş levha yani "levhi mahfuz"un aslında ne olduğu tam olarak bilinmemektedir. Olmuş ve olacak her şeyin yazılı olduğu Allah'ın katında korunan bir kitap olduğu belirtilmiştir. Genel kabule göre bir kitap yani yazılı bir şey olduğuna inanılmaktadır. Bu yönüyle "levha" kelimesinin buradaki kullanımının tıpkı Musa'nın aldığı levhalarda olduğu gibi yazılı bir şeyi kasten geçtiğini görüyoruz.
Kuran'da Levhi Mahfuz'un farklı adlarının yanı sıra "Ana Kitap (Ümmü'l-Kitap)" olarak da geçiyor olması dikkat çekicidir çünkü bu tabirdeki "Ana" ifadesi bildiğimiz "ana, anne" olarak da geçmekte olup, böylesi bir niteleme "Ana" olarak da adlandırılan bir "Ana Tanrıçayı (Asherah)" kasten kullanılmış olabilir.
(Bence Levhi Mahfuz'a atfedilen ana kitap, apaçık kitap, saklanmış kitap gibi tabirleri hatta "Kuran" kelimesinin kendisini (Buruc 21-22) Musa'nın "levhaları" aldığı "ağaçtan" konuşan Allah yani Tanrıça Asherah ile ilişkili olarak ele almak gerekiyor.)
Müddesir Suresi'nin 29. ayeti:
Levha kelimesinin bu ayette diğer ayetlere kıyasla çok daha farklı bir anlamda "yakıp kavurucu (levvâhatun)" anlamında geçmektedir. Yakıp kavurucu olarak tarif edilen şey ise önceki ayetlerde geçen "sekar" ifadesidir:
27: "Ve sekarın, ne olduğunu sana bildiren nedir?"
28: "bakiye bırakmaz ve terketmez."
29: "beşer için yakıp kavurucudur (levvâhatun)."
levha kelimesi her ne kadar bu ayette çok farklı bir anlamda geçiyor gibi gözüksede aslında bize gerçeğin en büyük ipucunu sunmaktadır. Adeta gökte aradığımızı yerde buluyoruz. Bu gerçeği bize gösteren ise bir sonraki ayet:
30: "Onun üzerinde on dokuz vardır."
1. aleyhâ : onun üzerinde vardır
2. tis'ate aşare : on dokuz
ayette geçen "aşare" kelimesine dikkat lütfen! "on (aşare)" anlamında çevrilen bu kelimenin aslında "Asherah"ın Kuran'da geçen adının olduğunu daha önceki başlıklarımda dile getirmiştim.
Bu ayetlerden şunu anlıyoruz demek ki kelimelerin aynı kökünü esas alırsak "levhaların" üzerinde (ister dokuz tane diyelim isterse bu "dokuz" kelimesinin gerçek anlamını bilmediğimizi var sayalım) "aşare" bulunmaktadır.
Kuran'da geçen "levha" kelimesinin kullanımlarına baktığımızda "Ağaç = Levha = Aşare (Aşherah)" ilişkisinin var olduğunu görüyoruz.
Neml suresi 8- (Musa) Ateşe vardığında ateşin içindeki ve çevresindeki kutsanmıştır diye bir ses işitti.
YanıtlaSilHavleha tabiri bu ayette de var.Üstelik ateşin içindeki ve çevresindeki denilerek. Ateşin içindeki kim? Çevresindeki kim?
Edip Yüksel görmesin Müddesir 30 falan)))
YanıtlaSil