25 Eylül 2014 Perşembe

Kuran'daki saklı "mür"!



Saba Melikesi (Belkıs, Queen of Sheba):

Saba Melikesi Belkıs, (Habeşçe Nigist Saba), günümüz Habeşistan (Etiyopya) veya Yemen'inin olduğu topraklarda hüküm sürdüğü farzedilen, tarih öncesi Saba Krallığı'nın (İbranice Sh'va veya Seba שבא, Arapça Saba veya Sebe سبأ, Habeşçe ሳባ) hükümdarıdır. Modern arkeoloji bu krallığın mevcudiyeti konusunda şüphecidir. Kitabı Mukaddes'te kraliçenin isminden bahsedilmez. Habeş kültüründe "bu şekilde değil, böyle değil" gibi anlamlara gelen Makeda ismiyle anılır. İslam kültüründe Belkıs olarak bilinir. Ayrıca bazı kaynaklarda Lilith, Nikaule veya Nicaula (Nikola) olarak da geçer.

Sonraki dönem Yahudi efsanelerinde Saba Kraliçesi bazı öykülerde Lilith olarak adlandırılmıştır. (Saba Melikesi – Lilithilişkisine dikkat!)

Hıristiyan tefsirlerinde:

Eski Ahit'teki Saba Melikesi öyküsünün tarihi ve metaforik boyutu, Hıristiyan tefsirlerinde özellikle vurgulanmıştır. Saba Melikesinin hikâyesi, bir Hıristiyan metaforu veanalojisi olarak kullanılır. Saba Melikesi'nin saflığı ve temizliği; 'Meryem'in habercisi' ve Mecusilerin (Magi, Yıldızbilimci) bebek İsa'ya getirdiği hediyeler ise (altın, buhur ve mür); Saba Melikesi’nin Süleyman'a götürdüğü üç hediyenin (altın, baharat ve değerli taşlar) birer yansıması' olarak tasvir edilir. 
Kitabı Mukaddes’te Matta İncil’i 2. bölümünde Mecuslerin bebek İsa’ya getirdiği hediyeler: altın, buhur, mür (bir tür reçine). (İlgili bölüm: http://incil.info/kitap/Matta/2)

Traditional identities and symbolism

Apart from their names, the three Magi developed distinct characteristics in Christian tradition, so that between them they represented the three ages of (adult) man, three geographical and cultural areas, and sometimes other things. In the normal Western account, reflected in art by the 14th century (for example in the Arena Chapel by Giotto in 1305) Caspar is old, normally with a white beard, and gives the gold; he is "King of Tarsus, land of merchants" on the Mediterranean coast of modern Turkey, and is first in line to kneel to Christ. Melchior is middle-aged, giving frankincense from his native Arabia, and Balthazar is a young man, very often and increasingly black-skinned, with myrrh from Saba (modern south Yemen). Their ages were often given as 60, 40 and 20 respectively, and their geographical origins were rather variable, with Balthazar increasingly coming from Ethiopia or other parts of Africa, and being represented accordingly. Balthazar's blackness has been the subject of considerable recent scholarly attention; in art it is found mostly in northern Europe, beginning from the 12th century, and becoming very common in the north by the 15th.

http://en.wikipedia.org/wiki/Biblical_Magi


Balthazar, The Black Magi, 15.y.y



Bebek İsa’ya sunulan 3 hediyenin Hıristiyan geleneksel yorumuna baktığımızda bu üç hediye üç ayrı bölgeyi temsilen 3 kişi (Magi) tarafından getirilen hediyeler olarak tasvir edilmiştir. Yapılan bu tasvirlerde bu üç kişiden birisi olan ve Saba’dan (Yemen) getirilen “mür’ü” sunan kişi “Balthazar” adıyla anılmış olup bu kişi daha çok siyah tenli biri olarak belirtilmiştir. Mür’ü sunan Balthazar’ın öncelikle Etiyopya (Habeşistan) veya Afrika’nın bir başka ülkesinden olduğu ifade edilmiştir.

Yapılan geleneksel yorumlara ve aktarılan bilgilere bakıldığında “mür” ile “Saba (Yemen)” arasında bir ilişkinin olduğunu görmekteyiz. (Bazı tarihçilerin belirttiği gibi geçmişin Saba’sı olan bugünkü Yemen topraklarını geçmişte Etiyopya (Habeşistan) topraklarının Asya’da kalan bir parçası olarak düşünebiliriz.) 

[COLOR="rgb(65, 105, 225)"]The kingdom of Saba was famous for frankincense and myrrh. Frankincense and myrrh ranked alongside gold for trade and as gifts for a king. (Isaiah 60:6; Jeremiah 6:20). The kingdom of Saba is combined with Ethiopia and in Psalm 72:10.

http://christianselfstudy.com/moodle...iew.php?id=229[/COLOR]


Saba Melikesi’nin Süleyman’a sunduğu hediyelerin daha sonradan bebek İsa’ya sunulan hediyelerin birer yansıması olarak yorumlandığını belirtmiştik. Bu yorum bize bebek İsa’ya sunulan “altın, buhur ve mür”ün Saba Melikesi ile olan ilişkisini sunuyordu. Bu hediyeler içerisinden özellikle “mür”ü sunan kişiye ilişkin “Saba-Yemen-Etiyopya” yorumu ise “mür” ile bu topraklar arasındaki ilişkiyi daha açık bir şekilde ortaya koyuyordu.

Mür nedir?

Mür (Arapça: murr مر), özellikle Yakın Doğu'da ilaç yapımında ve parfümeride yararlanılan, kokulu, yapışkan bir reçine türüdür. Mür sözcüğü, acımsı anlamına gelen Arapça “murr” sözcüğünden gelir. Geçmiş yüzyıllarda bazen altın kadar değerli sayılan ve kutsiyet atfedilen bu madde cenaze törenlerinde kullanılmıştır. 

Bu konuda aşağıdaki başlığıma göz atmanızı öneririm, çünkü mitolojide “mür’ün (myrrha)” konu edildiği Myrhha ağacına dönüşen hamile “Myrrha” ve o ağaçtan doğan oğlu “Adonis” ile hurma ağacına sığınan hamile “Meryem” ve doğan oğlu “İsa” arasında bir ilişki söz konusudur. Bu ilişkiden dolayı diyebilirim ki “Mür” Kuran anlatımı içerisinde saklı duran ancak çok önemli olan bir kavramdır: 

http://www.turandursun.com/forumlar/...ad.php?t=34295

Bu bilgilerden sonra Kuran’a geçebiliriz. Arapçada “mür ağacı” şu şekilde yazılmaktadır:

Mür ağacı: شجرة المر

Bu Arapça yazımında “mür” kelimesine denk gelen Arapça ifade: المر“mür” kelimesini karşılayan Arapça “المر “ kelimesini Kuran’da arattığımızda bu kelimenin Ra’d (Gökgürültüsü) Suresi’nin girişindeki “hurufu mukatta” harflere denk geldiğini görüyoruz.

Rad Suresi -1:

elif, lâm, mim, râ : المر 

(Bu kelimenin neden Ra’d Suresi’nin girişinde yer aldığı ayrı bir başlık konusu yalnız şu kadarını söyleyebilirim ki Ortadoğu’nun geçmişteki en önemli tanrısı “Ba’al” fırtına ve gökgürültüsü tanrısı olup eşi “ağaç” ile semboliz edilen Tanrıça Asherah’tır. Cennetteki ağacın adı olan “Tuba” kelimesinin Ra’d Suresi’nde bir tek geçiyor olması da bu bağlamda dikkate alınabilir. Yukarıdaki Hıristiyan yorumlarında “mür’ü” sunan “Balthazar” adının kökenine ilişkin yapılan “may Baal preserve his life” iddiaları da yine aynı bağlamda dikkate alınabilir. Dediğim gibi “Ra’d Suresi” başlangıcında “mür” ifadesinin yer alıyor olması sebebiyle ayrıca değerlendirmeye alınmalıdır. Bu yaklaşım ne olduğu tam açıklanamamış olan hurufu mukatta harflere ilişkin yeni bir bakış açısı da sunabilir.)

“mür” kelimesini karşılayan Arapça “المر “ kelimesinin geçtiği Kuran’Daki bir diğer kelime ise “mur’seline (gönderilen, resul)” kelimesidir.

Mur’seline: الْمُرْسَلِينَ

Bu kelime “ra – sin – lam” kökünden geliyor ve Kuran’da yukarıdaki gibi “isim (noun)” olarak toplam 342 kez geçiyor.

6 times as the noun risālāt (رِسَٰلَٰت)
4 times as the noun risālat (رِسَالَة)
332 times as the noun rasūl (رَسُول)


http://corpus.quran.com/qurandiction...=rsl#(37:181:3)

ne ilginçtir ki bu 342 kelimenin 341 kez kullanımı “gönderilen, resul” anlamında doğrudan Allah ile onun gönderdikleriyle ilgiliyken, sadece 1’inde Allah’ın dışındaki birisiyle ilgili olarak geçiyor. Bu istisnai durum Neml Suresi’nin 35. ayetinde geçiyor:

“(Saba Melikesi) Ben onlara bir hediye gönderip, resullerin (murselune) ne haber ile döneceklerine bakacağım.”

“mür” kelimesinin Arapça yazımından hareketle şüphelenmiş olduğumuz ve içinde bu kelimeyi barındıran Kuran’daki “mur’seline” kelimesini dikkate aldığımızda deyim yerindeyse karşımızda Allah’ın bir alternatifi olarak Saba Melikesi çıkıyor; bir tarafta Allah’ın resulleri diğer tarafta Saba Melikesi’nin resulleri. Ayette Saba Melikesi'nin sunduğu "hediyelerden" bahsediliyor olmasına ise ayrıca dikkat etmenizi isterim. Hıristiyan yorumunda Saba Melikes'nin sunduğu hediyeler daha sonra Meryem'e sunulan ve içinde "mür"ün de olduğu hediyelerin geçmişteki bir yansıması olarak ele alınıyordu. Kelime benzerliğinin yanı sıra anlam ve içerik benzerliğinin de söz konusu olması "mur'seline" kelimesinin gerçekte ve özünde "mür" kelimesi ile ilişkisi olduğuna dair şüphemi haklı kılıyor. 

En başta değinmiş olduğum “Mür - Saba (Yemen/Etiyopya) - Saba Melikesinin hediyeleri” ilişkisinin varlığını dikkate aldığımızda; Kuran’daki “mür” kelimesinin içinde yer aldığı kelimelerin istisnai kullanımı da adeta bu ilişkinin varlığına işaret etmektedir. 

Bu istisnai durumu dikkate aldığımızda Kuran’da geçen “mur’seline” kelimesi ile asıl kast edilenin aslında adı “Allah” olarak anılıyor olsa da Saba Melikesi veya Lilith hatta Asherah gibi geçmişten gelen bir “tanrıça” olabileceği bence unutulmamalıdır. Ayrıca "mur'seline" kelimesinde olduğu gibi "mür" kelimesinin saklı olduğu Kuran'da başka önemli kelimeler de bulunmaktadır.

Ek-1:

İlk mesajımda önemini bahsetmiş olduğum “mür” ile ilgili olarak birkaç bilgi daha paylaşmak istiyorum. 

Mür Taşıyıcısı Mecdelli Meryem:



Mecdelli Meryem veya Magdalalı Meryem (Batılı dillerde: Maria veya Mary Magdalene/Magdalena), Yeni Ahit'e göre İsa'nın takipçilerinden biri. Markos ve Yuhanna İncillerine göre, öldükten ve gömüldükten sonra dirilen İsa'yı ilk gören kişidir. 22 Temmuz,Hıristiyanlıkta Aziz Mecdelli Meryem Günü'dür.

Mecdelli Meryem'in, Celile'nin Tiber Gölü kıyısındaki "Mecdel Nunayya" kasabasından olduğuna inanılır. Luka İncili'ne göre İsa onu kötü ruhlarından arındırmıştır.

Luka İncili'ne göre İsa bir gün Ferisilerden Simun'un evine yemeğe gider. Yemek esnasında kentte günahkâr olarak bilinen bir kadın odaya girer ve İsa'nın ayaklarını gözyaşları ile ıslatıp saçları ile siler. Daha sonra güzel kokulu bir yağ ile ovar. Simun, "Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı," der. İsa Simun'a kısa bir öykü anlatır ve sonrasında kadının diğerlerinden çok olan günahlarını bağışladığı için onun da kendisini diğerlerinden daha çok sevdiğini söyler. Daha sonra kadına "Günahların bağışlandı ... İmanın seni kurtardı, esenlikle git," der. Luka İncili'nde bahsedilen bu günahkar kadının Mecdelli Meryem olduğu kabul edilir.

Maria Magdalena ya da Mecdelli Meryem hakkındaki bir diğer inanışa göre, İsrail'de fahişelik yaptığı gerekçesiyle taşlanan Meryem'e İsa yardım eder. İsa, kadını linç etmek için toplanan kalabalığa Hiç günahım yok diyen devam etsin der ve bunun üzerine öfkeli kalabalık dağılır. Daha sonra Meryem tövbe ederek Hıristiyanlığı benimser ve bir azize olur.


http://tr.wikipedia.org/wiki/Mecdelli_Meryem

Mecdelli Meryem'e verilen ünvanlar:

1) Elçilere gönderilmiş Elçi: Elçiler, Mesih'in dirilişini tüm dünyaya duyurmak için görevlendirilmişlerdir; oysa Meryem, Rabbin dirilişini 11 elçiye bildirmek üzere görevlendirilmiştir. Bu sebepten o, elçilere gönderilmiş elçidir.

2) Elçilere denk: Ortodoks Kilisesi, Mecdelli Meryem'i 12 elçiye eşit sayar; çünkü o dirilişi ilan etmesi için bizzat Rab tarafından görevlendirilmiş ve gönderilmiş ilk elçidir.

3) Mür taşıyıcı: Mecdelli Meryem, Rabbin bedenine sürmek ve Yahudi gelenekleri uyarınca Mesih'i mümkün olduğunca çok onurlandırmak için mür ve hoş kokulu baharatlar almıştır. Bu yüzden Mecdelli Meryem'in mür taşıyıcısı olarak adlandırılması uygundur; zira iki İncil yazarı da Mecdelli Meryem'i Mesih'in bedenine mür süren kadınların ilki olarak göstermiştir. Üstelik bir başka İncil yazarı, onu bu asil işi gerçekleştiren tek kadın olarak tanımlamıştır (Matta 28:1, Markos 16:1 ve Yuhanna 20:1).


http://www.oodegr.com/tourkika/synak..._magdalini.htm

"The Magdalene is not, at any point in any of the Gospels, said to be a prostitute. When she is first mentioned in the Gospel of Luke, she is described as a woman ‘out of whom went seven devils’. It is generally assumed that this phrase refers to a species of exorcism on Jesus’ part, implying the Magdalene was ‘possessed’. But the phrase may equally refer to some sort of conversion and/or ritual initiation. The cult of Ishtar or Astarte - the Mother Goddess and ‘Queen of Heaven’ - involved, for example, a seven-stage initiation (the seven veils). Prior to her affiliation with Jesus, the Magdalene may well have been associated with such a cult.

Migdal, or Magdala, was the ‘Village of Doves’, and there is some evidence that sacrificial doves were in fact bred there. And the dove was the sacred symbol of Astarte.” Baigent, Leigh & Lincoln, The Holy Blood and the Holy Grail
 

Mür” taşıyıcısı Mecdelli Meryem ile ilgili olarak yukarıdaki kaynakta da ifade edildiği gibi bu "günahkar" kadının İshtar ve Astarte (Ashara) gibi Ana Tanrıça kültünün bir devamı olduğu ifade edilmektedir. Bu yüzden Kuran’da izini belirtmeye çalıştığım “mür” kelimesi önemli, bu kelimeyi geçmiş Ana Tanrıçalar’la bağlantılı olabileceği düşüncesiyle dikkate almak gerekiyor. Dikkatli incelendiğinde Kuran’daki “mür” kelimesi bizi bu tanrıçalara götürecektir.

Ek-2:

Meryem 27:

“Böylece onu taşıyarak kavmine getirdi. (Kavmindekiler) dediler ki: “Ey Meryem! Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın.”


Bu ayette Meryem’in “kavminden” bahsederken geçen Arapça kelime şu şekildedir:

Kavme-ha : kavmine : قَوْمَهَا

bu kelimeyi Kuran'da arattığımızda bir ayette daha geçtiğini görüyoruz; 

Neml Suresi'nin 24. ayeti:

"Onu ve kavmini Allah'ın yerine güneşe secde ederken buldum. Ve şeytan, onlara yaptıklarını süslemiş ve böylece sebîlinden (yolundan) men etmiş. Bu sebeple onlar hidayette değiller."


kavme-ha: وَقَوْمَهَا

bu ayette "kavminden" bahsedilen kişi Sebe Kraliçesi'dir. Kısacası Kuran'ı yazdırtan Allah yüzlerce kez kullandığı "kavmi" kelimesi içerisinde Meryem'in kavmi ile Sebe Kraliçesi'nin kavmini aynı yazımla, aynı şekilde bahsetmiştir. Bu benzerlik aslında Kuran'ın zamanla değiştirilmemiş olan özünden geriye kalan bir ipucudur. 

Kuran'daki bu yazım benzerliği Hıristiyanlarca Sebe Kraliçesi ile Meryem arasında kurulan ilişkinin somutlaşmış halidir. Saba Melikesinin hikâyesi, bir Hıristiyan metaforu ve analojisi olarak kullanılır. Saba Melikesi'nin saflığı ve temizliği; 'Meryem'in habercisi'dir. 

Sebe Kraliçesi ile Meryem'in kavimlerinin yazım şekilleri dahil aynı kelimelerle anılıyor olmasının gerçek sebebi ise bahsi geçen Meryem ile Sebe Kraliçesi'nin geldiği kaynağın aynı tanrıçayla (Asherah) ilişkili olmasıdır.

Ayrıca bence ayette adı geçen Meryem İcil'deki İsa'nı kötü günahlarından kurtardığı "mür" taşıyıcısı Mecdelli Meryem'dir (Maria Magdalena). Mecdelli Meryem'in günahının fahişelik olduğuna ilişkin yorumlar yapılmaktadır. Ayetteki "Andolsun ki sen, acayip (kötü) bir şey yaptın.” ifadesi de büyük ihtimalle böylesi bir günaha ilişkin söylenmektedir. 

Mecdelli Meryem ile Musa ve Harun'un kızkardeşi olan Meryem (Miriam) arasında bir ilişki bulunmaktadır. İsa'nın günahkar Mecdelli Meryem'i günahlarından kurtardığı gibi (Luka 8:2) İsa'nın geçmişteki bir örneği olan Musa'da kızkardeşi Meryem'in günahlarının affedilmesini sağlamıştır (Çölde Sayım 12). (Mary Magdalene: The Image of a Woman Through the Centuries, Sayfa 37)

Ayette bahsi geçen Meryem'den kasıt Mecdelli Meryem olması ve Mecdelli Meryem ile Musa'nın kızkardeşi olan Meryem arasındaki ilişkiden, ilişki derken özünde bu kadınların aynı tanrıça ile bağlantılı olmasından dolayı, bir sonraki ayette İsa ile aynı dönemde yaşamadığı halde Meryem için "ey Harun'un kızkardeşi" denilmektedir.

Meryem 28:

Ey Harun'un (kız)kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi. Ve senin annen de azgın (iffetsiz) değildi.


"eğer ayette bahsi geçen Meryem İsa'nın annesi ise ona neden çok daha önce yaşamış olan Harun'un kızkardeşi denilmektedir?" sorusunun cevabı benim için bu şekildedir; ayette asıl bahsi geçen Meryem İncil'deki günahkar Mecdelli Meryem olup bu kişi de Harun ve Musa'nın kızkardeşi olan Meryem'le ilişkilidir.

Kuran'daki kelime seçimleri pagan köklü Hıristiyan yorumlarını somutlaştırmaktadır.

Mecdelli Meryem (Maria Magdalena) = Harun'un kızkardeşi Meryem (Miriam) = Sebe Kraliçesi 

http://www.thenazareneway.com/Mary%2...ss%20Queen.htm

http://www.thenazareneway.com/MaryMa...nerorQueen.htm

2 yorum:

  1. kavmeha kelimesi. onun kavmi kalıbının dişil halidir. başka bir yerde başka bir kadının kavminden bahsedilse gene aynı kelimeyle bahsedilirdi. anlattıklarınız ilginç ama kavmehanın aynı şekilde kullanılması yönündeki tespit karavana. bir ateist olarak dinleri çözümlerken daha dikkatli davranılması gerektiği kanısındayım.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel çalışma. Sizden İncil ile ilgili de çalışmalar bekliyoruz. Saygılar.

    YanıtlaSil