27 Ocak 2013 Pazar

Lut ve Musa peygamberin başına gelenler!

En başta şunun altını çizelim. Lut peygamber İbrahim peygamber zamanında olmak üzere Musa peygamberden 400-500 yıl önce yaşamış olan birisidir.

Kuranda Lut ve Musa peygamberin kendi dönemlerinde başlarından geçen olaylar ayrı ayrı anlatılır. Ancak Musa peygamberin Medyendeki iki kızla yaşadıklarının aslında çevirilerde anlatılanlardan çok daha farklı olduğunu düşünerek, bu anlatımın Lut peygamberin iki kızıyla yaşamış oldukları ile karıştırılarak anlatıdığı kanaatindeyim. İki hikaye arasındaki benzerlikleri ele alarak bu iki anlatımın birbiriyle karıştırılmış olabileceğine elimden geldiğince dikkat çekmeye çalışacam. Ayrıca konuyla ilgilenecek olan ve özellikle Arapça kelime kökleri konusunda bilgi sahibi olan arkadaşların daha derinlemesine araştırmalar yapmasını umut etmekteyim.

İlk olarak Lut ve Musa peygamberle ilgili Kuran ve Tevrattaki mevcut anlatımların özetini sunalım.

Lut peygamberle ilgili Kurandaki anlatımda Lut peygamber el değmemiş kızlarını Allahın elçileri veya melekleri olan misafirleri karşısında küçük düşmemek için kendi kapısına gelen sapık kavmine teklif eder. Fakat erkek düşkünü olan kavmi bu teklifi kabul etmez ve kızlara dokunmaz. Lut peygamberin bir peygamber değil de aziz olarak görüldüğü Tevrattaki anlatımda ise Lutun iki kızından bahsedilir. Bu kızlar daha sonra bir mağarada yaşlı babalarına şarap içirterek onunla birlikte olurlar.

Musa peygamberle ilgili anlatımlara bakacak olursak, Kurandaki anlatımda Musa peygamber Medyende henüz evlenmemiş olan iki kızla karşılaşır ve bunlardan biriyle evlenir. (Kuranda geçmese de anlatılanlara göre Allahın, Medyene gelirken ona kısrak üzerinde bir melek gönderdiği ve bu meleğin Musa peygambere yolunu gösterdiği belirtilir.) Tevrattaki anlatımda ise Musa peygamber Medyende iki değil 7 kızla karşılaşır.

Görüldüğü bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da aynı olayların Tevrat ve Kurandaki anlatımlarında eksiklik ve farklılıklar bir arada bulunmaktadır. Musa peygamberin Medyende karşılaştığı kızların sayısına yanlışlıkla Tevrattaki gibi 7 değil de 2 derseniz olayın devamını Lut peygambere bağlamınız işten bile değil.

İkinci olarak Musa peygamberin gittiği yerin adı olan Medyenin Lut peygamberle herhangi bir alakasının olup olmadığını ele alalım. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisinde yayınlanan "Hz. Lutun Kavmine Karşı Kızlarını Sunmasının Anlamı" adlı makalede kaynak olarak İbn Haldun'un belirtildiği şu bilgiler verilmektedir:

Kurânın bir iki kelimeyle değinip geçtiği Hz. Lutun kızları hakkında tarihçilerin kaydettiği bilgiler de benzerdir. Tarihçilere göre, Hz. Lûtun iki kızı vardı. Büyüğünün adı Reysa, küçüğünün adı Raziye (ya da Zağarta) idi. Hz. İbrahim, Hz. Lûtun kızlarından biri ile kendi oğlu Medyeni evlendirdi. Allah bunların neslini bereketlendirdi. Kurânda anlatılan Medyen halkı işte bu zattan meydana gelmiştir.

Görüldüğü gibi Kuranda Musa peygamberin gittiği yerin adı olan Medyen kelimesi Lut peygamberden bağımsız bir yer adı değildir.

Üçüncü olarak Lut peygamberin iki kızını sunduğu kavminin erkeklerle ilişkiye giren sapık bir kavim olduğunu unutmayarak Musa peygamberin Medyende karşılaştığı toplumun, insanların yapısını anlamaya çalışalım.

Musa peygamberin Medyene gelişiyle ilgili ayetimizi verelim:

"Ve Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan, sulayan bir insan topluluğu buldu ve onlardan başka, engelleyen iki kadın buldu. Onlara: Sizin haliniz nedir? dedi. (O iki kadın): Çobanlar çekilmedikçe biz sulayamayız. Ve bizim babamız çok ihtiyar. dediler." (Kasas -23)

Diyanet dahil yukarıdaki ayetin bütün çevirilerinde hayvanların, sürünün, koyunların sulanmasından bahsedilmektedir. Oysa bu ayetin Arapçasında hayvan veya koyun gibi herhangi bir kelime bulunmuyor. Bu ayette Musa peygamberin Medyene gidince orada sadece "sulayan" insanlardan oluşan bir topluluk bulduğu söylenmektedir. Bu ifadeler yukarıdaki ayetin Arapçasında şu şekilde geçer

5. Vecede : buldu
6. aleyhi : onun üzerinde, onda (orada)
7. ummeten : bir ümmet
8. min en nâsi : insanlardan
9. yeskûne : suluyor, su alıyor

Şimdi buradaki Arapça yeskune kelimesine dikkat çekmek istiyorum. Bu kelimedeki sulamak ile kastedilen nedir, içilecek su mudur yoksa başka bir şey mi?

Ayetin devamında Musa peygamber bu topluluğun dışında iki kadınla karşılaştığı anlatılır. Bu iki kadın ilkin bir şeylerin engellenmesinden bahsederler. Daha sonra Musa peygamberin onların durumunu sorması üzerine "çoban dönüp, çekilene kadar sulamayız, sulayamayız!" derler.

Bunun hemen devamında ise dikkat çekici bir noktaya değinilir ve iki kız babalarının çok yaşlı olduğunu söylerler. Burada iki kızın babalarının çok yaşlı olmasından bahsetmelerinin bir önemi vardır. (Bu sözlerin hayvanların sulanması gibi bir işi yapacak birilerinin olmadığını ve mağduriyeti dile getirmek için söylenmediğini yeri geldiğinde belirtecem.)

Kızların neden babalarının ihtiyarlığından bahsetmiş oldukları Lut peygamberin Tevratta başından geçenleri okuyunca hemen anlaşılmaktadır.

Lut Soarda kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti, onlarla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı. Büyük kızı küçüğüne, Babamız yaşlı dedi, Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok. Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım. O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı.... (Yaratılış 19 – (18-24))

Buradaki anlatılanlara baktığımızda Kuranda bahsi geçen iki kızın neden bir engellerinin olduğu ve bu engellerinden bahsettikten sonra neden babalarının çok yaşlı olduğunu bahsetmiş oldukları daha iyi anlaşılmaktadır. Aslında Lutun kızları gibi Musa peygamberin karşısındaki iki kız da adeta etrafındaki erkeklerin sadece erkeklerle birleştiğini, kendileriyle bir araya gelebilecek bir erkek olmadığını, babalarının ise yaşlı olduğunu anlatmak istemişlerdir.

Bir sonraki ayete geçelim:

"Bunun üzerine onların ikisi suladı, içirdi. Sonra gölgeye çekilip, Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım dedi." (Kasas -24)

Bu ayetin Arapçası aşağıdaki gibidir:

1. fe : o zaman, böylece
2. sekâ : suladı, içirdi
3. lehumâ : onların ikisi
4. summe : sonra
5. tevellâ : döndü
6. ilez zılli (ilâ ez zılli) : gölgeye

Görüldüğü gibi ortada yine hayvan sulamak filan yok, ayette ayrıca Musa peygamberin adı da geçmiyor, bir önceki ayet en son kızların babalarının çok yaşlı olmasını söylemesi ile bitmişti.

Çevirilerdeki gibi bu ayette anlatılanları yapan kişinin Musa peygamber olduğunu kabul edersek o zaman "onların ikisini suladı" ifadesi ile neyin kastedildiğini açıklamamız gerekir.

"Musa onların ikisini suladı" gibi bir anlam Musa peygamberin aslında bu iki kızla birlikte olduğu yönündeki çıkarımımızı her ne kadar destekliyor gibi gözükse de önemli bir noktayı atlamamak gerekiyor.

Bu ayette geçen ve "suladı" anlamında verilien seka kelimesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlayabilmek için Kurandaki başka ayetlerdeki kullanımlarına bakalım. İnsan Suresinin 21. ayetinde cennette Allahın insanlara sunacağı lezzetli şarapları anlatırken içecek manasında aynı kelimenin kullanıldığını görürüz. "Skr", "sekar-", "sarhoşluk", "kendini bilmeme" durumu ve buna neden olan maddeler, özellikle içecekler olarak da değerlendirilmektedir. Sekar kelimesinin Musevi inancına ait bir sözcük olarak, ağır alkol, içki anlamında kullanıldığını da dikkate almakta fayda var.

O zaman seka kelimesini sarhoş edici bir şeyleri içirmek anlamında da ele alabiliriz. Şimdi Tevrattaki Lut'un başına gelenleri bir kez daha hatırlayalım. Lut'un iki kızı yaşlı babaları ile birlikte olabilmek için ona şarap içirmişlerdi. Bu ayette kastedilen o zaman Musa'nın iki kızı sulaması değil de bu iki kızın Musa'ya sarhoş edici bir şeyleri içirmesi olarak düşünülebilir. Böylelikle "onların ikisi" ifadesi de daha anlaşılmış olur.

Devam edelim. Ayetimizin devamında bu sefer birden bire "gölgeye dönülmesi" gibi ilginç bir ayrıntıya yer verilmektedir. Gölge olarak çevrilen bu kelimenin Arapçası ilez zılli (ilâ ez zılli) olarak verilmiş. Bu ifadenin tıpkı Ashab-ı Kehfin içinde kaldığı mağaranın ilel kehfi (illâ el kehfi) şeklinde tarif edilmesi gibi bir mağaraya işaret ettiğini düşünüyorum. Lutun kızlarının yaşlı babasını şarap içirtip onunla birlikte oldukları yerin bir mağara olması gibi bu ayette dönülen yerin de gölge değil aslında karanlık bir mağara olduğu kanaatindeyim.

Bir sonraki ayete geçerek devam edelim:

"İkisinden biri, haya ederek (utanarak) ona geldi: Muhakkak ki babam, bizim sulamandan dolayı bir ecirle mükâfatlandırmak için seni davet ediyor. dedi. Ve o geldiği zaman hikâyesini anlattı. Korkma! (Artık) sen, zalimler kavminden kurtuldun. dedi." (Kasas -25)

Buraya kadar yazdıklarımı düşündükten sonra bu ayette kızlardan birinin neden utanarak yürüdüğü sanırım anlaşılıyordur. Diğer türlü Musa'yla zaten önceden konuşmuş olan bu iki kızın birden bire babasının çağrısını iletmek isterken utangaç kesilmesini anlamak güç. Ayetin sonunda da Lut'un kızlarıyla birlikte bir kavimden kurtulması gibi Musa peygamberin de sonunda zalim bir kavimden kurtulmuş olduğu bahsedilmektedir.

sonraki ayet ise şöyledir:

"Kızlardan biri, Babacığım, onu ücretle tut. Herhâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır dedi." (Kasas -26)

Bu ayetten kızların yaşlı babasının ücretle adam tuttuğu veya tutabildiği anlaşılmaktadır. O zaman önceki ayetlerde geçen kızların hayvanlarını sulayamayıp mağdur kaldıklarını belirtmek için babalarının yaşlı oluşundan bahsettiklerini söylemiş olmak çok da doğru olmayacaktır. Daha önce belirttiğim gibi babalarının yaşlı olduğunu belirtmeleri başka bir mevzuyla ilgilidir.

Bundan sonra gelen ayetlerde ise kızların babası kızlarından birisini Musa peygamberle evlendirmek için ona 8 yıl, isterse de 10 yıl ücretli çalışma teklifinde bulunur. Bunun üzerine Musa peygamber de iki süreden hangisini tamamlarsa bundan böyle kendisine bir düşmanlık olmamasını diler.

Buraya kadar olan ayetleri mevcut çevirilere göre düşünecek olursak Musa peygamberin kızların hayvanlarını sulaması olayı birden bire kızların babası ile o kızlardan biriyle evlenme pazarlığına dönüşmektedir. Oysa dikkat çektiğim noktalardan olaya bakacak olursak Musa peygamberle kızlar arasında olan birliktelik sonucunda böylesi bir evlendirme konusunun açılmış olacağı daha makul gözükmektedir.

Kasas Suresinin 25. ayetinde geçen bir başka dikkat çekici ifade "ecr" tabiridri. Musa peygamberin “sulamsından” sonra onun yanına utanarak gelen kızlardan birisi babasının ona vereceği “ecr” den bahsetmektedir. Burada geçen “ecr” kelimesinin belli bir anlamının olduğunu dşünüyorum. Ecr kelimesi hakkında kaynaklarda şu bilgiler verilmektedir:

-“Evlilik esnasında koca tarafından kadına ödenen mal veya para için bazı âyetlerde, ecr = ücret; bir şeyin karşılığı kelimesi kullanılır. Bunun da, "kadının onurundan feda ettiklerinin karşılığı" olarak anlaşılması mümkündür.”

-Cahiliye dönemine ilişkin olarak; “Yine bu devirde koca karısına, çeyizin dışında, "Sudak, Ecr" denilen bir şeref ücretini veriyor ve bu kadının emrinde oluyordu.”


Bilindiği gibi müt'a veya muta nikahı; bir erkeğin, rızası olan bir kadınla, bir ücret karşılığında, belirli bir süreliğine birlikte olmak üzere evlenmesidir. Müt’a konusu Şii ve Sünni kesim arasındaki görüş ayrılıklarından birisidir. Şii kesimi müt’a nikahın varlığını Kuran’a (Nisa Suresi -24) dayandırırken Sünni kesim bunun yasak olduğunu hadislere dayandırmaktadır. Şii kesimin Nisa Suresi 24. ayetinde Müt’a nikahının olduğuna ilişkin ileri sürmüş oldukları ispatlarından birisi şu yöndedir:

“Allah Teala istimta’nın (bir erkeğin bir kadından cinsel yönden yaralanması) karşılığında ödenmesini emrettiği bedeli “ecr” olarak nitelerken, mutlak veya daimi nikahın karşılığında ödenmesini emrettiği bedeli ise “fariza” (Bakara 236-237), “nıhle” (Nisa -4), ve “sadak” (Nisa -4) olarak nitelendirmiştir.”

Aslında burada önemli olan “ecr” kelimesinin nikahlı veya nikahsız birliktelikle ilgili olup olmaması değil sonuçta ortada kadın ve erkeğin yaşamış olduğu bir birlikteliğe ilişkin bu kavramın kullanılıyor olmasıdır.

Musa peygamberin sözüm ona “hayvanları” sulamasından sonra kızlardan birinin utanarak gelip de birden bire babasının “ecr” vermekten neden bahsetmiş olduğu da böylelikle daha iyi bir şekilde anlaşılmaktadır. Tabi bunu Allahın izin verdiği kötü bir tesadüf olarak da görebilirsiniz.

Son olarak Şuayb peygamber konusuna değinmek istiyorum. Tevrata göre Şuayb Musa peygamberin kayınpederidir ve ahlaki değer yargıları zayıf bir şehir olan Midyanda önceleri putperest inanca sahipken daha sonra tek tanrı inancına dönmüş olan bir peygamberdir.

İslam inancında da aynı şekilde Musa peygamberin Medyende karşılaştığı kızların babasının Şuayb olduğuna inanılmaktadır. Her ne kadar yukarıdaki ayetlerde Şuayb ismi geçmese de Şuayb peygamberin Medyen halkına gönderilmiş olduğu Kuranda açıkça geçer (Araf -85). Bu yüzden bazı çevirilerde Medyendeki bu kızların yaşlı babası parantez içinde Şuayp olarak belirtilmiştir.

Tevrata göre Musa peygamberin kayınpederi, Kurana göre ise Musa peygamberin gittiği Medyen halkına gönderilmiş olan Şuayb peygamberin Lut peygamberle olan yakınlığına da değinecek olursak sanırım Lut ve Musa peygamberle ilgili anlatımların birbiriyle karıştırılmaya ne kadar müsait olduğu bir kez daha anlaşılacaktır.

Hud Suresinin 73. ve 83. ayetleri ile Araf Suresinin 80. ve 84. ayetleri arasında Lut peygamberin başından geçenler ve kavminin nasıl helak edilişi anlatıldıktan sonra her iki surenin bir sonraki ayetinde -onların kardeşi- tabiri kullanılarak Şuayb peygamberin Medyen halkına gönderilmiş olduğu belirtilmektedir.

Ayrıca, Medyene gönderilmiş olan bu peygamberin Şuayb peygamber olamayacağını iddia edenler onun Musa peygamberden çok daha önce bir zamanda yaşamış olduğunu Hud Suresi 89. ayetinde geçen ve Şuaybin kendi kavmine yönelik demiş olduğu "Lutun kavmi sizden hiç de uzak değildir." sözüne bağlamaktadırlar. Şuayb peygamberin dedesinin Lut peygamber olduğu da yine bazı kaynaklarda geçmekte ve kabul görmektedir.

Görüldüğü gibi Musa peygamberin gitmiş olduğu Medyen halkının daha önce belirtmiş olduğum gibi gerek Medyen ismi üzerinden gerekse daha öncesinde oraya gönderilmiş olan Şuayb peygamber üzerinden Lut peygamber ve kavmiyle yakın bağları bulunmaktadır.

Kısaca tüm yazılanları toparlayacak olursak, Tevratta Lut Peygamberin başına kızları tarafından getirilenler Medyendeki iki kız tarafından Musa peygamberin de başına getirilmiştir. Bu yüzden Kurandaki anlatımda, kavminden kaçan Lutun iki kızıyla yine kendi kavminden kaçan Musa peygamberin karşılaştığı iki kızın birbiriyle karıştırıldığını düşünmekteyim.

Yazı oldukça uzun tuttu sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim, en başta belirttiğim gibi bu konunun daha fazla incelenmesi dileğiyle!

10 yorum:

  1. Tebrikler.
    Ve emeğin için teşekkürler. okumak en kolay kısmı.

    YanıtlaSil
  2. çok çarpıcı tespitler,eline emeğine sağlık,,,tüm bunlardan şöyle bir sonuç çıkarıyorum bu kıssalar kuran ve tevrattan çok öncesine dayanıyordu,bir mit gibi kuşaktan kuşağa aktarıldı ,yanlış anlaşıldığı için yada yada farklı anlamlar ihtiva ettiği için de ortaya farklı senaryolar çıktı böyle metinler şifreli ezoterik metinlerdir ,farklı yorumlanmaya çok müsaittir,birde bunların mit olduğunu unutmamalıyız mitler zaman içinde evrilir bu kaçınılmazdır.

    YanıtlaSil
  3. yalan ne kadar büyükse inananıda o kadar çok olurmuş ki bu sözün ispatıda bizzat sahibi tarafından edilmiştir,sahibi yalan olmuş ama sözü doğru kalmış,,insan biz yıllarca neye inanmışız demekten kendini alamıyor,şu anda bile kuranı ve tevratı anlayarak iman etmiş insanlar varmıdır çok merak ediyorum,,,

    YanıtlaSil
  4. Kuranı bu ana kadar hiç anlamadık .Bundan sonra ne kadar anlıyacağız.Elimizden geldiği kadar Kuran ne diyor bizden ne istiyor.Araştırmaya çalışıyoruz.İNS faydalı olur,

    YanıtlaSil
  5. Maşallah Ya Allah Şeytani Deccali ilmini Arttırsın isa indiğinde sizin ağziniza yarrağını dayıyıcak

    YanıtlaSil
  6. Kurani kerimde acik acik hayvanlarını sulama yaziyor yalan yanlis bilgi verme millete

    YanıtlaSil
  7. 23 - Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını suyun olduğu yerden) geri çeken iki kadın gördü. Onlara "Derdiniz nedir?" dedi. Şöyle cevap verdiler: "Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır. "..... bakta gor

    YanıtlaSil
  8. Allah c.c. ve ayetlerini Kuranı azimu şanını yalanlayanlara Allah Hidayet versin hidayetinizde mümkün değilse Allah celle celelü Hazretleri sizi Lut kavminden bin beter etsin. Allah sizlerin şerrinden tüm inananları muhafaza etsin AMİNNNNNN

    YanıtlaSil
  9. Allah c.c. ve ayetlerini Kuranı azimu şanını yalanlayanlara Allah Hidayet versin hidayetinizde mümkün değilse Allah celle celelü Hazretleri sizi Lut kavminden bin beter etsin. Allah sizlerin şerrinden tüm inananları muhafaza etsin AMİNNNNNN

    YanıtlaSil
  10. Şuan çok şaşkınım kur'an'da bu kısmı defalarca okudum ama hiç bu açıdan bakmak aklıma gelmemişti. İnce görmüşsün tebrik ederim

    YanıtlaSil