16 Temmuz 2014 Çarşamba

Kuran’da Tanrıça Lat’ın izleri!

Tanrıça El-Lat Kuran’da ismi geçen İslam öncesi tapınılan önemli tanrıçalardan birisidir. Tarihin babası olarak bilinen Yunanlı tarihçi Heredot’un M.Ö. 5. yy’da kaleme almış olduğu bilgilere göre Araplar Tanrıça Afrodit’e “Alilat” adıyla tapmaktaydılar. Heredot’un aktardığı bilgilere göre Araplar sadece iki tanrıya, Dionysus ve Afodit’e inanmaktaydılar. Dionysus’u Orotalt Afrodit’e ise Alilat olarak çağırıyorlardı.

“The Greek historian Herodotus, writing in the 5th century BC, considered her the equivalent of Aphrodite: The Assyrians call Aphrodite Mylitta, the Arabians Alilat, and the Persians Mitra. In addition that deity is associated with the Indian deity Mitra. According to Herodotus, the ancient Arabians believed in only two gods: They believe in no other gods except Dionysus and the Heavenly Aphrodite; and they say that they wear their hair as Dionysus does his, cutting it round the head and shaving the temples. They call Dionysus, Orotalt; and Aphrodite, Alilat.” http://en.wikipedia.org/wiki/Al-l%C4%81t

Tanrıça Afrodit, Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Roma mitolojisindeki ismi Venüs'tür. Denizin köpüklerinden doğduğuna inanılan Afrodit altın sıfatıyla çoğu yerde karşımıza çıkar. Bu Tanrıça için çoğunlukla kulanılan sıfatlar işveli, cilveli ve gönül alıcıdır. Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen bir tanrıçadır. Kendisiyle ilgili mitolojik anlatımda istemeyerek yaptığı evlilik boyunca kocasını Tanrı Ares ve Hermes gibi başka sevgilileri ile aldatır.

 

Tanrıça El-Lat ve Afrodit bağlantısına değindikten sonra “El-lat” adının geçtiği Kuran’daki ayete bakalım:

“Siz, Lât ve Uzza'yı gördünüz mü?” (Necm -19)

Lat : اللَّاتَ

Tanrıça Lat’a Kuran’da sadece bu ayette değinilmektedir. Ancak bu kelimeyi Kuran’da aradığımızda başka ayetlerde “ellati” yani “onlar” manasında geçtiğini görüyoruz. 

http://www.searchtruth.com/search.ph...earch_word=all

Şimdi bu kelimenin geçtiği yedi ayete birlikte bakalım:

“Ve kadınlarınızdan fuhuş yapmış olanlara(ellati) sizden dört şahit isteyin. Eğer şahitlik ederlerse o taktirde, artık onlara ölüm gelinceye kadar veya onlar için, Allah bir yol gösterinceye kadar evlerin içinde tutun.” (Nisa -15)

Size şunlarla evlenmek haram kılındı: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, onlar (ellati) ki sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, onlar (ellati) ki zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikâh altında) bir araya getirmeniz. Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”(Nisa -23)

“Erkekler, mallarından harcamaları sebebiyle ve Allah'ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler. Bu bakımdan salih amel yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah'ın korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. Onların (ellati) İtaatsizliklerinden korktuğunuz da ise nasihat ediniz. Ve (sonra da) yataklarında yalnız bırakınız. Ve (hâlâ itaat etmezlerse) onlara vurunuz. Bundan sonra eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah Âli'dir (yücedir), Kebîr'dir (büyüktür).” (Nisa -34)

“Ve kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, onlar için yazılmış (farz kılınmış) olduğu halde, onlara (elleti)vermediğiniz haklar ve kendilerini nikâhlamak istediğiniz yetim kızlar ve çocuklardan aciz olanlar hakkında ve yetimlere adaletle davranmanız konusunda Kitab'da size tilavet edilmekte olanlarla (âyetlerle) size fetva veriyor. Ve hayır olarak ne yaparsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.” (Nisa -127)

“Ve Melik: “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl (ulak, haberci) geldiği zaman Yusuf (A.S): “Efendine dön ve ellerini kesenonların (elleti) hali nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onların hilelerini en iyi bilendir.” (Yusuf -50)

“Ve kadınlardan onlar (ellati) ki nikâh (evlenme) ümidi olmayan yaşlı kadınların, ziynetlerini açmaksızın dış giysilerini çıkarmalarında, bundan sonra onlara vebal (günah) yoktur. Ve iffetli olmayı istemeleri onlar için daha hayırlıdır. Ve Allah, Sem'î'dir (en iyi işitendir), Alîm'dir (en iyi bilendir).” (Nur -60)

“Ey Peygamber! Biz sana ki onlara (elleti) mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; ki onlar (elleti) seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helâl kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Ahzap -50)

Dikkat edilirse bu ayetlerde farklı konular işleniyormuş gibi gözükse de hepsinin ortak noktası “elleti (onlar)” kelimesi ile “kadınlardan” bahsediliyor olması. Ayetlerde dikkat çeken bir diğer husus ise “fuhuş, zifafa girme, itaatsizlik, yatakta yalnız bırakma, elde etme” gibi kadınlarla ilgili cinselliği ilgilendiren şeylerden bahsediliyor olması. 

Böylesi bir tablo karşısında benim aklımdan geçenleri şöyle özetleyebilirim; yukarıdaki ayetler her ne kadar meallerde insanlara ilişkin söylenmiş sözler gibi gözüksede aslında bu ayetlerde anlatılanlar Lat, Menat, Uzza gibi “Allah’ın kızları olan” İslam öncesinin tanrıçalarıyla ilgiliydi.

5 yorum:

  1. İlginç bir tespit olmuş fakat Lat özel isimdir ve diğer ayetlerdeki ellati ise ki o kadınlar demektir. Yani özel isimler el takısı almaz arapçada.Esas ben size bu konudaki ilginç tespitlerimi sunayım.
    Öncesinde bildiğiniz gibi Sümerlerde Ay tanrısı Nannar'ın üç çocuğu var. İnanna,Utu,Eraşkigal. Fakat altını çizerek söylüyorum İnanna ve Utu ikizdir. Utu erkek olan güneş tanrısıdır. Bunu belirttikten sonra Araplarda Ay erkek,güneş ise dişi olarak düşünülürdü.Yani Ay tanrısı Nannar'ın üç kızı var sanıyorlardı.Şimdi gelelim ayetlere.
    İlk ayet ne diyor.
    Lat ve Uzza'yı gördünüz mü?
    Sonraki ayette ise diğer üçüncüsü Menat'ı diyor.
    Neden Menat'ı sonraki ayete bırakmış ve diğer üçüncüsü demiş. Ve onun için diğer ve üçüncüsü kelimeleri dişi.Resmen bastırarak onun dişi olduğunu söylüyor.
    Bitmedi. Devamındaki ayette Dişiler onun olduğu halde erkekler sizin mi deniyor.
    Meallerde böyle çevriliyor. Halbuki menatın dişi olduğunu belirttikten sonra ikisi kalıyor.
    Dil kuralı açısından ise ingilizce de nasılki The man hem o erkek hem de genel olarak erkekler demekse bu ayette de ez-zeker aynıdır. Fakat geriye ikisi kaldı. Lat ve Uzza. Dolayısıyla o dişi onun olduğu halde o erkek sizin mi? Diye çevrilmesi en doğrusu. Dolayısıyla birinin erkek birinin dişi olduğunu söylüyor. Üstelik ikisini tek ayette zikrederek özellkilerinin de olduğunu vurguluyor,çünkü Lat:Utu ve Uzza:İnanna ikiz kardeşler.
    Uzza Arapça dişi kelimedir ve aziz olan,sevgili olan,biricik anlamına gelir. İnanna için sümer tanrıları ne isim takmıştı? Biricik.
    Ve çok ilginçtir ki sonraki ayette bu saçma bir kısmettir diyor. Sümer tanrılarını okuduysanız bu kısmet kelimesini onlar da kullanır. Onlar için bu kelime sonu öngörülemeyen,kestirilemeyen iş ya da olay demektir.
    Gelelim bir sonraki ayete.
    Bunlar sizin ve atalarınızın taktığı isimlerdir,onlar zanna ve nefislere hoş gelen şeye uyarlar.ve onlara hidayet gelmiş olduğu halde.
    Peki neden siz bu putlara niye tapıyorsunuz demiyor,kızmıyor,lanetlemiyor da isimlendirmeye takıyor??????
    Siz yanlış biliyorsunuz diyor çünkü Ay tanrısının iki kızı bir oğlu var diyor çünkü. Umarım anlatabilmişimdir

    YanıtlaSil
  2. Allah(c.c) ayı ve güneşi yarattığını onlara tapılamamsı gerektiğini zaten söylemiş. görünen o ki müşrikler kendilerine ilginç gelen bazı şeyleri Allah(c.c)'la ilişkilendirmeye çalışmış.
    --
    ''Peki neden siz bu putlara niye tapıyorsunuz demiyor,kızmıyor,lanetlemiyor da isimlendirmeye takıyor??????''

    ''Bunlar sizin ve atalarınızın taktığı isimlerdir,onlar zanna ve nefislere hoş gelen şeye uyarlar.ve onlara hidayet gelmiş olduğu halde'' burada isimden ibarettirler denmek isteniyor, zaten Nisa 171'de Allah, çocuğu olmaktan münezzeh olduğunu söylüyor.

    YanıtlaSil
  3. :) inanmamak için bahane aramanıza ve bunu ispat etmenize gerek yok.inanmıyorsanız zaten inanmıyorsunuzdur.ayrıca sümer tabletlerinin gerçek olduğunu(internette dolaşan metinlerin gerçek olduğunu) nereden biliyorsunuz. Sümer tabletlerini tercüme edebilen dünyada iki kişi var ve bunlardan biri öldü.muazzez ilmiyenin bir çeviri yapamadığınıda (yani o bir sahtekar demek istiyorum). Heredot ile alakali Türkiyedeki en geniş bilgiye sahip kişilerden biri olarak şunu söyleyebilirim; yaradılış ve halk ediliş ile alakalı tek bir kelime bilgisi yoktur ve kendisinin arap yarım adasının tarihi, dini inanışı ile alakalı verdiği ufakcacık bir bilgi paylaşımı olmamıştır.sizden ricam bilgisizliğinize islamı alet etmeyin

    YanıtlaSil
  4. Cami lerin üstündeki ay sembolü nedir o halde

    YanıtlaSil