6 Şubat 2016 Cumartesi

Allah = İmraetun (Kadın)

Kuran yazıcısı (!) Allah’ın kim olduğunu kendi dilinden, seçtiği kelimelerden öğrenelim;

Enam 101:

Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O’nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve herşeyi, O yarattı. Ve O, herşeyi bilendir.


Cin 3:

Hakikat şu ki, Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir.


Bu ayetlerde Allah’ın bir “eşinin” olmadığı ifade ediliyor. Ayetlerde Allah’ın olmayan “eşini” kasten “sahibetun” kelimesi kullanılıyor. Kuranın genelinde karşımıza çıkan “eş” anlamındaki “zevc” kelimesi yerine “sahibetun” kelimesi Allah için özellikle kullanılıyor.

Sahibetun: صَاحِبَةً

Ayetlerde Allah’ın olmayan eşini kasten geçen “sahibetun صَاحِبَةً ” kelimesi bu iki ayetin dışında bir ayette daha aynı yazımla geçiyor. Aynı kelimemiz bu sefer “arkadaş” olarak meallendirilmiş:

Kehf 37:

Onunla konuşan arkadaşı (sahibuhu), ona dedi ki: “Seni, topraktan, sonra bir nutfeden yaratan sonra da seni bir adam (raculen) hüviyetine sevva edeni, sen inkâr mı ediyorsun?”


Sahibuhu: صَاحِبُهُ 

Kehf Suresi’nin bu ayetinden şunu anlıyoruz; ayette bahsi geçen ve aralarında konuşan iki kişiden birisi Allah’ın “eşini” ifade eden aynı kelime ile anılıyor. 

Bu ayette konuşanlar kim peki?

Kehf Suresi’nin 32. ayetinde ise bu konuşan iki kişinin “erkek (raculen)” olduğunu anlıyoruz:

“Onlara, iki adamın durumunu örnek ver. İkisinden birisine üzüm bağından iki bahçe kıldık (yaptık). Ve ikisini de hurmalıklarla kuşattık (çevirdik). Ve ikisinin arasında ekinler bitirdik.”

Raculeyni: iki erkek: رَجُلَيْنِ

Böylelikle Kuran yazımına göre; iki erkekten birisi ile Allah’ın olmadığı söylenen “eşinin” aynı kelime ile ifade edildiğini anlıyoruz.

İki erkekten birisi (sahibuhu): صَاحِبُهُ =raculen

Allah’ın olmayan eşi (sahibetun): صَاحِبَةً = (raculen)

Bu ilişki bize şu sonucu verir; Allah’ın olmadığı söylenen eşinden kasıt bir erkektir (raculen). (Kuran'la sınırlı kelime yapısına göre durum budur.)

Eğer “raculen” kelimesi Kuran'da Allah’ın “eşi” anlamındaki aynı kelime ile anılıp yazılıyorsa ve Allah da buna sahip olmayıp onun karşısında yer alıyorsa; Allah'ın durumu “raculen” kelimesi ile zıt bir konumdadır diyebiliriz.

“raculen (erkek)” kelimesinin zıttını bize veren ayet ise (yukarıdaki Kehf Suresi'nin 32. ayetindeki konuşan "iki erkek (raculeyni رَجُلَيْنِ )" kelimesinin de aynen geçtiği) Bakara Suresi’nin 282. ayetidir;

49. raculun : bir erkek
50. ve imraetâni : ve iki kadın


“raculen (erkek)” kelimesinin zıt anlamlısı “imraetun (kadındır)”.

Allah’ın olmadığı söylenen eşi “sahibetunu” kelimesi bizi doğrudan “raculen’e (erkeğe)” götürüyorsa Allah’ın sahip olduğu konum “raculen'in” zıttı olan “imraetun”dur, kadındır. Bunu bize söyleyense Kuran'ın kendisidir.

Ek-1:

şimdi bir soru soralım ve ayetlerdeki aynı "yazım" mevzusunun önemini ortaya koyalım;

ilk mesajımda Enam Suresi'nin 101. ayetini verdim, Allah'ın bir "sahibetun"unun olmadığı ifade ediliyordu;

8. ve lem tekun : ve olmamıştır
9. lehu : onun
10. sâhıbetun : zevce, hanım, eş


"ve olmamıştır onun sahibetunu"

bu ifadedeki "sahibetun" kelimesinden önceki "ve olmamıştır onun" ifadesinin Arapçası şu şekildedir;

ve lem tekun lehu: وَلَمْ تَكُنْ لَهُ

bu ifade aynı yazımla Kuran'da başka nerede geçer; 

18:43: ve olmamıştır onun grup (fietun).
17:111:ve olmamıştır onun ortağı (şerikun).
25:2: ve olmamıştır onun ortağı (şerikun).
112:4: ve olmamıştır onun dengi (kufuven).

"sahibetun" kelimesinin öncesinde geçen "ve lem tekun lehu" yukarıdaki ayetlerden sadece ilk ayet olan 18:43'de doğrudan Allah'ı değil de bir başkasına hitaben geçiyor, (bu ayet ayrıca ifadenin harekeli haliyle birebir aynı geçtiği tek ayet) bu kişi kim peki?

bu kişi, ilk mesajımda yazdığım Kehf Suresi'nin 37. ayetindeki "raculen".

Allah'la anılan "sahibetun (eş)" başka Kehf Suresindeki "sahibetun (arkadaş) başka ise; Allah ile anılan "sahibetun" kelimesinin öncesindeki ifadeler bizi neden yine Kehf Suresi'ndeki aynı ayetlere götürüyor?

Ek-2:

Kuran'ın aslını oluşturan antik metinlerde harekeler, noktalama işaretleri yoktu, eğer sonradan eklenmiş olan bu işaretlere göre kelimeleri dişi erkek ayrımına göre ele alırsak işin özünü kaçırmış oluruz, bu kelimeleri zamanında işlerine göre evirip çevirenlerin oynuna gelmiş oluruz.

umraetun (kadın) kelimesi Kuran'daki kritik kelimelerden birisidir, bu kelime Arapça mīm rā hamza (م ر أ) kökünden geliyor. Bu kök harflere denk gelen İbranice kök מָרֵא kökü;

מָרֵא : Lord

Eski Ahit'in İbranicesinde bu kök "Lord" anlamında 4 ayette geçiyor, 4 ayetin de geçtiği kısım "Daniel". Bu 4 ayetten ikisinde "Lord" kelimesinden kasıt "Rab" yani Allah. Bir tanesini ele alalım;

Daniel 2-47:

’ĕ-lā-hă-ḵō-wn: your God
 : is a Pro
’ĕ-lāh : a God
’ĕ-lā-hîn : of gods
ū-mā-rê : and a Lord
mal-ḵîn : of kings

"Tanrın gerçekten tanrıların Tanrısı, kralların Efendisi (umare)"

bu ayette "umare"nin karşlığı olarak bahsedilen "tanrı" olara geçen "elah (אֱלָהּ)" kelimesi koskoca Eski Ahit'te sadece Daniel ve Ezra kısmında geçiyor ve bu kelime Kuran'daki "Allah" kelimesinin Eski Ahit'teki kök karşılığıdır.

Eski Ahit'in İbranicesi ki İbranice Arapçanın kökenidir bize şunu işaret ediyor; Kuran'daki Allah'ın ve kadın'ın (umraetun) kök karşılıkları Eski Ahit'te bir arada anılıyor; elah elahin, umare malkin

Şimdi Kuran'da yapmış olduğum "Allah=Umraetun" çıkarımının Eski Ahit'te de karşılık bulmasına, birlikte anılıyor olmasına tesadüf diyebilir miyiz?

-0-

şimdi gelelim ikinci soruya; Eski Ahit'te "umare malkin (Kralların Efendisi)"nden kastın "elah (Allah)" olduğunu gördük. 

"umare malkin" ifadesindeki;

- "umare (efendi)" kelimesinin Kurandaki karşılığı "umraetun (kadın)"

-"malkin (kral)" kelimesinin Kurandaki karşılığı "melike (kral)"

peki Kuran'daki "umraetun melike (kral kadın)" kim?

Sorumuzun cevabı Saba Melikesi:

Neml -23:

1. innî : muhakkak ki ben, gerçekten ben
2. vecedtu : buldum
3. umreeten : bir kadın, bir hanım
4. temliku-hum : onlara melik olan,
5. ve ûtiyet : ve verildi
6. min kulli şey'in : herşeyden
7. ve lehâ : ve ona, onun var
8. arşun : arş, taht
9. azîmun : büyük


Kuran'daki "umraetun melike"nin özelliği nedir, büyük bir arşa sahip olması, tıpkı aynı surenin 26. ayetinde söylenen Allah'ın sahip olduğu gibi büyük bir arş sahibi, Kuran'daki Umreeten Melike ile Allah ikisi de büyük arş sahibi, anı şeylere sahip olmakla anılıyor olması boşuna değil.

4 yorum:

  1. Noktalama değil de zaten zamirler bu durumu desteklemez. Hem "Lem tekun lehu" deyip hemde devamında "Sahibuhu" diyemez. Çünkü "Lehu" derken zaten "Hu" zamirini kullandı. O yüzden orada sadece "Sahibetü" diyebilir ki sondaki "Te" harfi dişilik katar. Tabi kurana inandığımdan değil ama dilbilgisi böyle.

    YanıtlaSil
  2. Sahibet kelimesinin erkeğin eşi manasına geldiği o kadar açıktır ki, gördüğümüz kadarıyla hiç bir tefsir kaynağında bunun üzerinde durulmamıştır.
    Bu kelimenin kökü “SHB” den gelir. Ki bir arada olmaları uzun süreye yayılan kimseler için sahib denilir. (Isfahanî, SHB maddesi)
    Erkek ile kadın eş olarak çok fazla birlikte olduklarından dolayı, Arapça’da sahib kelimesi koca, sahibet kelimesi karı manasında kullanılmıştır. İlgili ayette “sahibet” kelimesinin tercih edilmesi, Allah’ın eşinin olmasının imkansızlığına bir işarettir. Çünkü, bir kimsenin eşi onun sahibetidir/ hayat arkadaşıdır, uzun süre birlikteliği vardır. Allah ezeli ve ebedi olduğuna göre onun -haşa- eşinin de “sahibet” manasında ezeli ve ebedi olması gerekir. Bu ise yaratılmış olanların özelliği değildir.
    Ve sahibet kelimesi bir yerde kadın için geçiyor Mearic 12:
    1.ve sâhıbeti-hî : ve eşi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda bahsedildiği Mearic 12'de kadın olarak geçiyor , üstelik te harfi ile dişilik var En'am 101'de.Ve 18.37'de te yok , erkek olduğunu buradan anlıyoruz

      Sil
    2. Sırf bişeyleri farklılaştırmak adına baya uğraş vermişsiniz bu sitede ancak unutmayın ki çaba aksine bir etkiden dolayı meydana gelir yani demek istediğim sizin çabanızın altında yatan aslında tam tersi.

      Sil