Maide -33:
"Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir..."
Nisa -157:
"Bir de inkârlarından ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından ve "Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar."
Şuara -49:
"Firavun, "Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Mutlaka o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Yakında bilip göreceksiniz siz! Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım" dedi."
Bu ayetlerde asmak şeklinde çevrilmiş olan Arapça salb kelimesinin manası insanı kollarından bir yere gererek asmak anlamındadır.
Nitekim, Maide Suresi'nin yukardaki ayetinin yabancı dillere yapılmış olan çevirilerinde çarmıha germek tabiri (crucifixion, gekreuzigt werden, crucifiés, crucificados vb.) açıkça kullanılmıştır.
Allah'ın emrettiği cezalardan bahseden Maide Suresindeki ayetin çevirisinde hiçbir Türk tefsirci çarmıha germek tabirini kullanmamıştır. İsa'nın öldürülmesi ve Firavunun verdiği cezalarla ilgili Nisa ve Şuara Suresinin ayetlerinin çevirisinde ise Elmalı Hamdi Yazır gibi sadece bir kaçı tefsirci çarmıha germek tabirini kullanmıştır.
Bir insanı boynundan asmak başka şeydir o insanı kollarından gererek asmak yani çarmıha germek başka şeydir. Çarmıha germek demek bir insanın daha uzun süre işkence çekerek ölmesi anlamına gelir.
Özellikle Allah'ın emirlerinden bahseden Maide Suresindeki ayetin çevirisinde tefsircilerimizin tamamı neden bu kelimeyi sadece asmak olarak çevirmişlerdir?
Anlaşılan o ki Diyanet başta olmak üzere bizim mealcilerin, kafirlerin peygambere firavunun ise kendi halkına karşı yapmış olduğu böylesi bir cezalandırma metodunun Allah tarafından da uygulanmak istendiğini söylemeye pek dilleri gitmemiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder