Allah’ın nurunun mübarek zeytin ağacı ile tutuşturulmuş ateşe benzetildiği ayet:
“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı (zeytûnetin), ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nur Suresi -35)
Kendisinden hem katık hem de yağ elde edilen (zeytin) ağacının Sina Dağı’nda olduğunu söyleyen ayet:
“Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç yarattık ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir.” (Muminun -20)
Musa peygamberin Tur’da (Sina’da) gördüğü ateş ve oradaki mübarek ağaçtan seslenen Allah:
“Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için ateşten bir kor getiririm” dedi. Mûsâ, ateşin yanına gelince, o yerdeki vadinin sağ tarafındaki mübarek ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.” (Kasas 29-30)
“(Mûsâ) Ateşe varınca ona şöyle seslenildi: “Ateşin içindeki de çevresindekiler de kutlu olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden uzaktır.” (Neml -8)
(Tevrat / Mısırdan Çıkış -19:18: “Sina Dağı’nın her yanından duman tütüyordu. Çünkü RAB dağın üstüne ateş içinde inmişti. Dağdan ocak dumanı gibi duman çıkıyor, bütün dağ şiddetle sarsılıyordu.”)
Musa peygamberin Allah’la konuştuğu dağda ilkin görülen bir “ateşten” daha sonra ise “mübarek bir ağaç”tan bahsedilmektedir. Yukarıdaki ayetler arasında mantıksal bir bağ kurulduğunda bu ağacın bir zeytin ağacı olduğu çıkarımında bulunabiliriz.
“İncir’e ve zeytûn'a andolsun, Sina Dağına andolsun.” (Tin Suresi 1-2)
Böylelikle Allah’ın zeytin ile Sina Dağı’nın üzerine neden and içtiği daha da anlaşılmaktadır. (Yalnız bu ayette Arapça “Sinin” kelimesi geçmektedir. Diyanet ve Türk tefsircilerce bu kelime Sina Dağı olarak çevrilmiş bazı Arap tefsircilerce ise “mübarek dağ” ve “ağaçlı dağ” olarak çevrilmiştir.)
Ne yazık ki yukarıdaki ayetlerde geçen anlatımlar Kuran’ın kendisini geçmiş pagan inanışlarından tam olarak soyutlayamadığını göstermektedir. Yoksa her yerde hazır ve nazır olabilecek bir kudretin böylesine herhangi bir ağacın ateşin varlığına ne diye ihtiyacı olsun.
Makalen çok saçma. Allah her topluma peygamber göndermiştir. Antik yunan da bundan nasibini almıştır. Allah'ın dininden bazı bölümleri kabul etmişlerdir. Örneğin Nuh tufanı da antik yunanlılarda vardı.
YanıtlaSilAyrıca İslam Tevrat'ın insanlarca değiştirilmiş olduğunu kabul eder. Bunu Kur'an'a karşı kullanamazsın.
Nur suresinde de zeytin ağacının ateşi örnek olarak verilmiştir.
Ayrıca her mübarek ağaç zeyindir de diyemezsin. Veya yanan şey zeytin ağacıdır da diyemezsin. Epey hatalı olmuş yani.
Ne kadar kendinden emin "Allah her topluma peygamber göndermiştir...." diye cümle kuruyorsun. Ben Türk'lerin bir peygamberi olduğunu bilmiyordum :))
YanıtlaSilZeytin ağacının kendisi zaten mucizedir Kuranda sadece zeytin ağacından bahsetmez, arıdan ve balından ve bize bahşettiği birçok faydalı olan besinleri bildirir ve akıl sahipleri için bir mucizedir bu. Kainattaki her şey mucizedir senin şu makaleyi yazman ve benim bunu okumam bunlar tesadüf değil Allah senin inanmanı da isterse sana burada en güzel makaleleri de yazdırır hiç kuşkusuz. Bu da senin için bir mucize olur.
YanıtlaSilSalaksın
YanıtlaSilPagan sensin
YanıtlaSil