30 Mart 2015 Pazartesi

Ziynetini çıkaran Allah!

Ziynetlerini açan yaşlı kadınlar:

Nur 60:

Ve kadınlardan nikâh (evlenme) ümidi olmayan yaşlı kadınların, ziynetlerini açmaksızın dış giysilerini çıkarmalarında, bundan sonra onlara vebal (günah) yoktur. Ve iffetli olmayı istemeleri onlar için daha hayırlıdır. Ve Allah, Sem'î'dir (en iyi işitendir), Alîm'dir (en iyi bilendir).


11. gayra muteberricâtin: açmaksızın
12.bi zînetin: ziynetleri


muteberricâtin :مُتَبَرِّجَاتٍ : bā rā jīm (ب ر ج)
zînetin : بِزِينَةٍ : zāy yā nūn (ز ي ن)

Kuran'da yukarıdaki ayetteki gibi başka ziynetini açan, çıkaran kim? Kelimelerin izinden gidelim:

Araf -32:

De ki: “Kulları için çıkardığı Allah'ın ziynetini ve rızıktan temiz (helâl) olanını kim haram etti. O, dünya hayatında âmenû olanlar içindir. Ve kıyâmet gününde de özellikle âmenû olanlara aittir.” Böylece bilen bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıklıyoruz.


4. zînete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
5. ahrace: çıkardı


zînete :زِينَةَ : zāy yā nūn (ز ي ن)
ahrace: أَخْرَجَ : khā rā jīm (خ ر ج)

(Yukarıdaki ilk ayette her ne kadar "kavâıdu" kelimesine "yaşlı kadın" meali verilmiş olsa da burada önemli olan bu kadınların evlilikten uzak olmaları, bu husus bence daha çok tanrıçalara yakıştırılan evlilikten uzak olma ve fuhuşu ve erkekleri baştan çıkarmayı temsil etme özelliğiyle ilgili.)

yaşlı kadınlardan bahseden ayette geçen "ziynet" ile Allah'tan bahseden ayette geçen "ziynet" aynı kelimeler. Ziynetlerle ilgili olarak yaşlı kadınlardan bahseden ayette geçen "göstermek" kelimesi ba-ra-jim kökünden gelen bir kelime iken Allahın ziynetinden bahseden ayette geçen "çıkarmak" kelimesi kha-ra-jim kökünden geliyor, köklerde bir harf farklı.

"ziynet" kelimesinin ayetlerdeki bu kullanımı "Yaşlı Kadın (Tanrıça) = Allah" ilişkisinden kaynaklanmış olmalı. 

Bu konuda daha önce Kuran'daki Tanrıça Lat - Saba Melikesi ilişkisi üzerine (Ahzap 50) adlı başlığımda şu bilgileri paylaşmıştım:

beni shaybah : günümüzde kabede görev yapan ve kabeyi koruyan imamlara verilen isim. "yaşlı kadının çocukları" manasına gelir. olayı ilginç yapan, islam öncesi dönemde kabede tapınılan önemli tanrıçalardan biri olan lat'ın -sheba ismiyle de bilinir- en yaygın lakaplarından birinin "yaşlı kadın" olmasıdır.

https://eksisozluk.com/beni-shaybah--3683076


“Just 1400 years ago Muslims took control of the goddess' Mecca shrine away from the priestesses of Allat -- whom they slaughtered. But to this day, the men who guard the Kaaba-shrine are still called "Sons of the Ancient Woman." Sons of Sheba, in Arabic, Beni Shaybah. Goddess Allat had a nickname, or extra title, Sheba pronounced Shaybah. Meaning the wise-woman, or, "She of the ancient wisdom."

http://www.northernway.org/presentat...odwife/18.html

Bu bilgiler bize Kabe’yi koruyan kişilere “Sheba’nın çocukları, ‘yaşlı kadının’ çocukları” dendiğini, Tanrıça “Lat”ın geçmişte “Sheba” adıyla anıldığını söylemektedir. (Saba Melikesi İngilizcede "Queen of Sheba” olarak geçiyor.)

(işin belki de en ilginç yanı) "yaşlı kadın" kelimesinin geçtiği ayet olan Nur Suresi'nin 60. ayeti Tanrıça Lat'ın adının içinde yer aldığı 7 ayetten birisidir:

İlk mesajdan alıntı : ...Bu 7 ayet (4’ü Nisa Suresinde olmak üzere) şu şekildedir: Nisa 15, 23, 34, 127, Yusuf 50, Nur 60, Ahzap 50.

Nur Suresi 60. ayet:

1. ve el kavâıdu : ve yaşlı kadınlar
2. minen nisâi : kadınlardan
3. ellatî lâ yercûne : onlar ümit etmezler
4. nikâhan : bir nikâh, evlilik


EK-1:

ilk mesajımda dikkat ederseniz Allah'ın "ziynetinden" bahseden Araf Suresi'nin 32. ayeti ile yaşlı veya oturan "kadınlardan bahseden Nur Suresi'nin 60. ayeti arasında bir ilişki kurdum. 

Normal bir okuyucu Araf Suresi'nin 32. ayetinde Allah'ın çıkardığı "ziynete" farklı anlam yükleyeceği için bu ayeti "kadınlarla" ilişkili bir ayet olarak ele almayacaktır.

Araf Suresi'nin 32. ayetine biraz daha yakından bakalım;

1. kul : de (ki)
2. men : kim
3. harrame : haram kıldı
4. zînete allâhi elletî : Allah'ın ziyneti ki o
5. ahrace : çıkardı
6. li ibâdi-hi : kulları için
7. ve et tayyibâti : ve temiz,
8. min er rızkı : rızıktan


De ki: “Kulları için çıkardığı Allah'ın ziynetini ve rızıktan temiz olanını kim haram etti....

ayette "ziynetle" birlikte anılan bir şey daha var o da rızıktan "temiz" olanı; 

temiz : tayyibâti : وَالطَّيِّبَاتِ 

bu kelimeyi aynen alıp Kuran'da aratınca bir ayette daha geçtiğini görüyoruz. Bu ayet ne tesadüf ki yine Nur Suresi'nden, Nur Suresi'nin 26. ayeti.

Kötü kadınlar, kötü erkekler içindir. Kötü erkekler, kötü kadınlar içindir. Temiz kadınlar, temiz erkekler içindir. Temiz erkekler, temiz kadınlar içindir. İşte onlar, (kendileri haklarında) söylenenlerden berî (uzak) olanlardır. Onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) ve kerim (Allah'tan ikram edilen) rızık vardır.

Araf Suresi'nin 32. ayetinde Allah'ın ziynetiyle birlikte anılan ve "temiz" anlamında verilen "tayyibâti" kelimesi bu ayette "temiz kadınlar" olarak geçiyor.

temiz kadınlar : tayyibâtu : وَالطَّيِّبَاتُ 

şu işe bakın "kadın" ilişkisi kurduğumuz Araf Suresi'nin 32. ayetindeki bir kelime daha (tayyibâti) bizi alıp doğrudan "kadına" götürdü 

bunlar tesadüf değil... Kuran'ın çözülüşü, iflası.

EK-2:

tayyibâtu yani "temiz kadınlar" kelimesi hangi açıdan önemlidir? 

bu kelime "tuba" kelimesi ile aynı kökten gelir, aynı harflerden oluşur. Tuba cennette olduğu söylenen "ağaçtır". Köken ve anlam itibariyle bu kelime "ağaç" ve "kadının" birleşimi, ortak söylemidir. "Ağaç" ve "kadın" dediğimizde aklımıza doğal olarak gelecek olan Tanrıça Asherah'tır. Adem ve Havva'nın cennetten kovulma hikayesindeki "ağacın" geldiği yer de burasıdır; hikayede Havva (Eve) gibi iyi, namuslu bir kadının yanı sıra Lilith gibi asi, günahkar , "namussuz" bir kadın daha vardır; Asherah=Ağaç=Lilith.

Araf 32'den bir önceki ayette bahsi geçen Adem oğullarından kasıt insanlık değil bizzat Adem'in öz çocukları Habil ve Kabil olabileceğini de hesap etmek lazım. Ayetin gerçekte Adem-Şeytan-Havva-Lilith ile ilgili olduğunu belirtmiştim peki bu hikayedeki "ağaç" ayetin neresinde?

Araf 31'in sonu şu şekilde bitmekte:

9. ve lâ tusrifû : ve israf etmeyin
10. inne-hu : muhakkak ki o
11. lâ yuhıbbu : sevmez
12. el musrifîne : müsrifler, israf edenler
 

bu ifadeler Kuran'da başka hangi ayette bu şekilde geçiyor; Enam 141:

22. ve lâ tusrifû : ve israf etmeyin
23. inne-hu : muhakkak ki o
24. lâ yuhibbu : sevmez
25. el musrifîne : müsrifler, israf eden kimseler 


peki Enam Suresi 141. ayetinin öncesinde anlatılan nedir;

Ve asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları, yenilen çeşitli ekinleri,birbirine benzeyen ve benzemeyen zeytinleri ve narları yaratan O'dur.Ürün verdiği zaman, onun ürününden yeyin. Onun hasad edildiği gün, onun hakkını verin. İsraf (ziyan) etmeyin. Muhakkak ki; O, müsrifleri (israf edenleri) sevmez.

her iki ayetin de aynı cümlelerle bitiyor olmasının bir sebebi var, çünkü bu ifadelerin öncesinde bahsi geçen Araf 31'deki yenilip içilenden bahis Enam 141'deki meyve "ağaçları"dır. Kısacası Araf 31'de "ziynet-kadın" bahsinin yanı sıra "ağaç" bahsi de vardır. 

Enam 141'in öncesindeki ayette ise "evlat öldürmemekten" bahsedilir, geçmiş inançlarda kafayı "evlat öldürmeye" takmış olan kötü kadın kimdir peki?

(bu ara Araf 31'den önceki ve Enam 141'den sonraki ayetlerde geçen "şeytan" faslına da dikkat. Enam 141'de ağaçlardan ve meyvelerden dem vuran Allah'ın bir sonraki ayette neden birden "şeytan"ın adını andığını anlamak istiyorsak iki ayet arasındaki bağı görüp Araf 31'den önceki şeytan (Lilith) faslını bilmek gerekiyor.  )


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder