Aşağıdaki yabancı kaynakta Musa ve Harun'un kızkardeşi olan Miryam (Meryem) ile "ağaçla" sembolize edilen Tanrıça Asherah arasındaki ilişkiden bahsedilmektedir.
"In the Biblical book Exodus, Miryam is a prophetess and the sister of Moses and Aaron. Her name, Miryam, is a Semitic name. The first syllable of her Hebrew name derives from the Hebrew word ‘mara’and it means both bitter and rebellious. The word is identical in spelling and meaning in both Hebrew and Arabic. However, the Arabic word also means to walk, cross, traverse, pass, march etc.. The second syllable of Miryam’s name, Yam, means sea in Hebrew and Arabic. Miryam’s name means walker of the sea or sea treader, which is another name for Asherah."
http://arabianprophets.com/?page_id=1486
Bu kaynaktaki bilgilerde; Miryam kelimesinin "mara" ve "yam" sözcüklerinden oluştuğu "mara" kelimesinin Arapça "geçmek, gitmek" anlamına gelirken "yam" kelimesinin "deniz" anlamına geldiği, bu bağlamda "Mara + yam = Miryam (Meryem)" kelimesinin Tanrıça Asherah'ın bir adı olan "Denizi geçen, yürüyen" (Walker of Sea) anlamına geldiği belirtilmektedir.
Miryam (Meryem) = Mara + Yam = Geçen + Deniz = Walker of Sea = Asherah (Ağaç)
Miryam (Meryem) = Asherah (Ağaç) arasındaki ilişkiye değindikten sonra Miryam ile ilgili Eski Ahit'te geçen bir ifadeye bakalım;
Musa'nın asasının yılana dönüştüğü duruma ilave olarak elinin de mucize olarak dönüştüğü durum Eski Ahit'te birisi için daha geçerlidir, bu kişi kızkardeşi Miryam'dır:
Çölde Sayım 12-10:
"Bulut çadırın üzerinden ayrıldığında Miryam deri hastalığına yakalanmış, kar gibi bembeyaz olmuştu. Harun Miryam'a baktı, deri hastalığına yakalandığını gördü."
Bu ayette Miryam'ın yakalanmış olduğu deri hastalığı İbranice "tsara" kelimesi ile ifade edilmektedir, bir başka deyişle Miryam tıpkı Musa'nın eli gibi "tsara" denen şeye dönüşmüştür.
tsara: to be struck with leprosy, to be leprous
Original Word: צָרַע
Part of Speech: Verb
Transliteration: tsara
Phonetic Spelling: (tsaw-rah')
Short Definition: leper
http://biblehub.com/hebrew/6879.htm
"tsara" kelimesi İbranice צָרַע harflerinden oluşmaktadır. Bu harflerin Arapça karşılığı şu şekildedir;
ע= ع
רַ= ر
צָ= ص
İbranice "tsara" harflerinin Arapça karşılığı : ṣād rā ʿayn (ص ر ع)
kökü bu harflerden oluşan ve Kuran'da geçen tek bir kelime bulunuyor; sar'a (yere serilmiş)
bu kelime Hakka Suresi'nin 7. ayetinde şu şekilde geçiyor:
"(Allah), onu (fırtınayı) ardarda, 7 gece, 8 gün onların üzerine musallat etti. Bundan sonra o kavmi orada, içi boş hurma ağacı kütükleri gibiyerlere serilmiş görürsün."
İbranice Meryem'in dönüştüğü "tsara" = Arapça "ağacın" dönüştüğü "sar'a"
bu tablo bize şunu göstermiş oluyor; Eski Ahit'te Miryam'ın dönüştüğü şey (tsara) Kuran'da bir "ağacın" içine düştüğü durum için (sar'a) söyleniyor , Miryam için kullanılmış olan İbranice harflerin karşılığı Kuran'da bir "ağaç" için 'geçiyor.
Miryam'a atfen söylenen bir kelimenin Kuran'da karşımıza bir "ağaca" ilişkin söylenmiş olması tesadüf değil, çünkü Miryam'ın karşılığı olan Tanrıça Asherah'ın en bariz sembolü "ağaç"tır.
Yukarıda iddia edildiği gibi Miryam adı (özellikle Arapçada) aynı zamanda Tanrıça Asherah'ın bir adı anlamına geliyorsa ona ilişkin yapılan bir benzetmenin Kuran'da "ağaç" için yapılmış olması gayet normaldir.
Kuran'daki kelimeleri gerçekten de bir yaratıcı seçip yazdırmış olsaydı bu tür ilişkiler söz konusu olmazdı, mesela bir "ağacı" tarif edecek Eski Ahit'teki Miryam (Asherah) ile ilişkili olmayan bir kelime seçilmiş olurdu.
Ek-1:
Not:
Açtığım başlıklarda uzunca bir süredir bu "ağaç" konusunu işlemekteyim, benim için Kuran metninin en büyük açıklarından birisi bu "ağaç" konusu, Kuran İslam öncesi pagan, tanrıça inancından bahseden antik bir metnin değiştirilmesiyle veya kötü bir tercümesiyle oluşturulmuş bir kitap.
Mesela Kuran ayetleri bize açıkça neler söylüyor;
-"Allah ağaçtan konuşuyor", neden ağaç?
-"Meryem bir bitki gibi yetiştiriliyor" neden bitki?
-"Meryem bir ağaca sığınıyor" neden ağaç?
-"Meryem Harun'un kızkardeşi" neden Miryam = Meryem oluyor?
bu soruları Kuran dışındaki inançlar açısından artırmak da söz konusu; "cennet" yani bahçe, ağaçlar topluluğu neden aynı zamanda huriler, yasal fahişeler ve kadınlar topluluğu anlamına geliyor, Cennet neden kız ismi, cennetteki ağaç "Tuba" bu neden kız ismi? v.s. neden hep ağaç=kadın ilişkisi var, çünkü ağaç Allah, Rab öncesi baba tanrı ve sembolü dikili taş olan Baal'in karısı Asherah'ın sembolü, baba tanrı devam etti, ana tanrıça ise farklı anlamlar verilerek yok sayıldı, nasıl yok sayıldı ona ilişkin kelimelere mesela "ağaç" gibi anlamlar verildi, sembolleri sadece somut gerçek anlamlarında ele alındı, sonuç olarak da geriye bu tür ipuçları kaldı, antik metinlerden tanrıçanın varlığı aslında tam olarak silinemedi, kelimelerin özünde, kullanıldığı yerlerde var olmaya devam etti.
Kelimelerin altında yatan farklı bir dil ve ilişki ağı söz konusu. Elimden geldiğince bunu bulup paylaşmaya çalışıyorum, Kuran'ı çözecek olan yine Kuran'ın kendisi ve kelimelerinin altında yatan bu ilişkiler ağı, Kuran'ın kendisi diyorum çünkü elde onun dışında daha eski ve güvenilir başka bir metin yok. Keşke benim üzerine düştüğüm kadar başkaları da Kuran'ın belki de en yumuşak karnı olan bu konunun üzerine eğilse, yoksa o meal şöyle dedi bu meal böyle demekle bir yere varılacağı yok, gerçek yani Kuran'ın aslında sonradan değiştirilmiş paganist bir kutsal antik metin olduğu gerçeği kelimelerin kökleri ve kullanıldığı yerlerde saklı.
Ek-2:
şu hususu da ekleyelim; Eski Ahit'te Miryam'dan açıkça "peygamber (nebi)" olarak bahsedilmektedir;
Eski Ahit’in Çıkış kitabının 15. bölümünün 20 ayetinde İmran kızı olan Meryem “Harun’un kız kardeşi” olarak tanıtılmakta, Miryamın peygamberliği özellikle belirtilmektedir:
"Harun'un kızkardeşi Peygamber Miryam tefini eline aldı, bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler."
Kuran'daki ayetlere baktığımızda Muminun Suresi'nde şöyle seslenilmekte:
50: "Meryem oğlu İsa’yı ve annesini ayet kıldık ve her ikisini de oturmaya elverişli, akarsulu yüksek bir yere yerleştirdik."
51: "Ey peygamberler ! (resûlun). Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz.Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim.”
bu ayetlerde dikkat çeken iki nokta var; birincisi son ayette "resuller" denilmesi, bu ayette birden fazla resule seslenilmekte ve bunlar muhtemelen İsa ve Annesi Meryem. Kuran'daki Meryem'in aslında peygamberliği Eski Ahit'te açıkça söylenen Miryam olduğu gerçeğinden hareket edersek Meryem'in de "resul" olarak Kuran'da anılıyor olması daha da anlaşılır olmakta. (Bu konuda daha önce bir başlık açmıştım;Meryem peygamber miydi?)
İkincisi ilk ayette Meryem'in açıkça "ayet" olduğundan bahsediliyor olması ki bu da akıllara Musa'nın "kızkardeş" olarak anılan ayetlerini getiriyor. Bu tespit bizi şu gerçeğe götürüyor Kuran'da Musa'ya verilen ve "kızkardeş" diye açıkça söylenen iki ayetten (mucizeden) birisi aslında onun kızkardeşi olan "Miryam" (Mir + yam = Walker of Sea = Asherah)
yukarıda verdiğim ayetleri daha önce açmış olduğum başlığıma bakarken okumuştum ve bu yazdıklarımı aklımdan geçirdikten sonra kendime şunu sordum; "eğer bu ayetlerde geçen "peygamber" ve "ayet" olan Meryem'den kasıt Miryam ise bu ayetlerin Musa ile bir bağlantısı olmalı?"
bunu sorduktan sonra bir önceki ayet olan Muminun Suresi'nin 49. ayetine baktım;
"Andolsun, hidayete ersinler diye Mûsâ’ya Kitab’ı verdik."
önceki ayetler meğerse zaten Musa ve ayetlerinden bahsediyormuş, bundan önceki diğer ayetler 45-48;
"Sonra Mûsâ ve kardeşi Hârûn’u apaçık bir ayetle Firavun ve ileri gelenlerine peygamber olarak gönderdik de (onlar) büyüklük tasladılar ve kendilerini büyük görüp böbürlenen bir topluluk oldular.Sonra dediler ki: “Bizim gibi iki beşere (Hz. Musa ve Hz. Harun’a), îmân mı edelim? Ve onların ikisinin (Musa ve Harun A.S’ın) kavmi, bize kul (köle) olmasına rağmen.”Böylece ikisini de yalanladılar, bu yüzden de helâk edilenlerden oldular."
Ek-3:
önemli olduğunu düşündüğüm bir kaç tespitte daha bulunmak istiyorum. İlk mesajımda kaynak olarak belirttiğim yazıda da bahsedildiği gibi Eski Ahit'te Miryam'ın öldükten sonra gömüldüğü yer Kadeş'tir (Kadesh). Kadesh kelimesi bildiğimiz "kutsal" kelimesine karşılık gelmektedir.
Çölde Sayım 20-1:
"İsrail topluluğu birinci ay Zin Çölü'ne vardı, halk Kadeş'te konakladı. Miryam orada öldü ve gömüldü."
Miryam'ın gömüldüğü yerin adı İbranicede şu şekilde geçiyor:
Qadesh: "sacred," a place in the desert
Original Word: קָדֵשׁ
Eski Ahit'te oldukça ilginç bir durum söz konusu, Meryem'in gömüldüğü Kadesh başka ayetlerde "fahişe" olarak geçiyor.
Örneğin 2 Karallar 23:7'de Tanrıça Asherah'ın kadınlarıyla ilgili olarak şöyle denir:
"Putatapan törenlerinde fuhuş yapanların RAB'bin Tapınağı'ndaki evlerini yıktı. Kadınlar orada Aşherah için kumaş dokurlardı."
(Bu ara şunu belirtelim, Eski Ahit'teki anlatımlara baktığımızda Tanrıça Asherah'ın iki önemli özelliğinden bahsedilir bunlardan birincisi "ağaç"la sembolize edilmesi ikincisi ise ona tapınanların ibadetlerini ağaçlar altında fuhuş yaparak yerine getirmesidir. Bu yüzden yukarıdaki ayette "kadesh" kelimesinin Tanrıça Asherah ile birlikte anılıyor olması önemli.)
"fahişe, fahişelik yapılan yer" olarak geçen "kadesh" kelimesinin İbranicesi ise şu şekilde;
qadesh: a temple prostitute
Original Word: קָדֵשׁ
görüldüğü gibi İbranice Eski Ahit'te Miryam'ın gömüldüğü yer fahişe tapınağı anlamına da geliyor.
Miryam'ın gömüldüğü yer: קָדֵשׁ
Fahişe tapınağı: קָדֵשׁ
bir önemli bilgi daha verecek olursak Tanrıça Asherah'ın eski Mısır'daki karşılığının Tanrıça Qetesh/Kadesh olmasıdır.
Kısacası "Kadesh = Kutsal (q-d-s)" kelimesi Tanrıça Asherah ile ilişkili olan bir kavramdır. (Bkz.) Miryam (Mir + Yam = Walker + Sea = Asherah) ilişkisini kurduğumuz için Miryam'ın gömüldüğü yerin aynı zamanda Asherah'ın kadınlarının ibadet yeri olarak da geçiyor olması (veya Mısır'daki karşılığı olan Tanrıça'nın adı olarak da geçiyor olması) mevzuyu daha da anlaşılır kılıyor.
Kadesh = Kutsal (q-d-s) kelimesi Kuran'da da geçen bir kelime. "Kutsal" kelimesinin Kuran'daki kullanım yerlerine baktığımızda Cuma Suresi'nin ilk ayetinde Allah'ın bu ünvanla (El Kuddûsi) anıldığını görüyoruz. Diğer ayetlerde ise bu kelimenin Meryem oğlu İsa'yı desteklemek anlamında "Ruh'ûl Kudüs" olarak geçtiğini görüyoruz. Bir başka ayette ise kutsal" kelimesi karşımıza Allah'ın Musa'ya "ağaçtan" seslendiği vadi, kutsal Tuva vadisini tarif ederken çıkıyor.
Naziat -16:
"Rabbi ona kutsal vadi Tuva'da seslenmişti."
toparlayacak olursak Eski Ahit'te Miryam = Asherah ilişkisini bize sunan "Kadesh (Kutsal)" kelimesi Kuran'da "Meryem'e" ve "Musa'nın kızkardeş ayetini" aldığı yere ilişkin olarak geçiyor. Demek ki "kutsal" kelimesi boşu boşuna Kuran'da Meryem ve Musa ile birlikte anılmıyor. Çünkü Kuran'daki Meryem aslında Eski Ahit'teki Miryam'ın karşılığı ve bu Miryam da aynı zamanda Musa'nın "kutsal" Tuva'da aldığı kızkardeş ayetin karşılığı.
Eski Ahit: Miryam (Kadesh / Kutsal) = Kadesh / Fuhuş Tapınağı = Asherah (Ağaç + Fuhuş) = Mısır Tanrıçası Qetesh/Kadesh
Kuran: Meryem (Kutsal Ruh / Ayet) = Kutsal Tuva = İçinde Allah olan Yanan Ağaç = Kuddüs Allah =Musa'nın Kızkardeş Ayeti
"Kadesh / Kutsal" kelimesinin Kuran'daki kullanım yerleri Eski Ahitte'ki Miryam (Meryem) = Tanrıça Asherah bağlantısını desteklemektedir.
Ek-4:
şimdi en vurucu darbe geliyor arkadaşlar dikkat kesilin;
başlığımızda Musa'ya verilen iki ayetin "kızkardeş" yani kadın olarak Kuran'da bahsinin geçtiğini belirtmiştik. Allah'ın kitabında Musa'ya verdiği "yılana dönüşen asa" ve "beyaza dönüşen el" mucizelerinin neden "kadınsı" bir yanı söz konusuydu? Bu sorumuz mitolojideki Tanrıça inanışı ile kendisine bir cevap buluyordu.
Musa'ya verilen mucizelerden Kasas Suresi'nin 48. ayetinde de bahsedildiğini fark ettim;
"Böylece onlara katımızdan hak geldiği zaman: "Musa’ya verilenler gibi ona da verilseydi olmaz mıydı?" dediler. Musa’ya verilenleri daha önce inkâr etmediler mi? "İki büyü birbirini güçlendirdi. Ve muhakkak ki biz hepsini inkâr edenleriz." dediler."
bu ayette Musa'ya sunulan iki ayet (mucize) iki sihir olarak bahsediliyor ve bu iki sihirin birbirini desteklediği, kuvvetlendirdiği ifade ediliyor:
20. sihrâni : iki büyü, iki sihir
21. tezâhera : yardımlaştı, destekledi
iki sihre ilişkin geçen "tezahera" kelimesinin Arapçası şu şekilde;
tezâhera : تَظَاهَرَا
bu Arapça kelimeyi harfiyen aynen alıp Kuran'da aratalım, aynı kelimenin bir başka ayette daha geçtiğini görüyoruz; Tahrim Suresi'nin 4. ayeti.
"Siz ikiniz de Allah’a tövbe etseniz. Çünkü ikinizin de kalbi kaymıştı. Ve eğer O’na karşı yardımlaşırsanız, o taktirde muhakkak ki Allah, O; O’nun Mevlâsı’dır, Cibril ve mü’minlerin salih olanları ve bunlardan başka melekler de O’na zahirdirler.
8. tezâherâ : yardımlaşırsanız : تَظَاهَرَا
ayette geçen ve birbiriyle yardımlaşanlardan kasıt meallendirmeye göre peygamberin iki eşi yani mevzu yine iki kadın. Bir başka deyişle Kuran bize Musa'nın iki sihrinin yardımlaşmasını iki kadının yardımlaşması olarak aynı kelime ile anlatıyor. Daha geçen biryerde yazmıştım Kuran'da bahsi geçen peygamber eşlerinden kasıt normal bildiğimiz kadınlar değil, bunlar tanrıça veya onların kutsal rahibeleriyle ilgili ayetler diye.
kelimelere soyut meallerle takla attırmakta üstat olan mümin arkadaşlar şu Musa'nın iki ayeti ile ilgili Allah'ın kadın takıntısını da bize bir açıklasalar ya, var mı öyle bir babayiğit?
Ek-5:
Son mesajımda Musa'nın iki ayetinden (mucizesinden) Kasas Suresi'nin 48. ayetinde bu sefer "sihir" olarak bahsedildiğini belirttim. Ayetteki iki "sihirle" ilgili söylenen "yardımlaştı" kelimesi Kuran'da bizi iki kadına götürüyordu.
şunu da eklemek gerekiyor ki sadece "yardımlaştı" kelimesi değil "ayet" kelimesinin yerini alan "sihir (s-h-r)" kelimesinin kendisi de aslında "kadına" işaret ediyordu, yani Allah'ın bu konudaki "kadın" takıntısı görünenden de fazlaydı.
bu konuya daha önce açmış olduğum "Seher'in Rahmi! (Seher=Shir=Yılan/Asa)" başlıkta ve alt mesajlarında değinmiştim.
"sihir (بِسَحَرٍ )" kelimesi Kuran'da aynı kökten gelen (20:58) "seher (بِسِحْرٍ )" kelimesiyle aynıdır. Bu bağlamda aynı s-h-r kökünden gelen "sihir" = "seher" eşitliğinden söz edilebilir.
"Seher (s-h-r)" kelimesi Eski Ahit'te kadınlara ilişkin bahsi geçen "rahim" kelimesiyle birlikte anılan bir kelime, yani Eski Ahit'te bir yanda kadınların rahminden bahsedilir bir yanda ise seher'in rahminden. Kısacası Eski Ahit'te "Seher = Kadın" ilişkisi söz konusudur.
Bu bağlamda Musa'nın "kızkardeş" olarak bahsettiği iki "ayetin" başka ayetlerde "sihir (seher)" olarak geçmesi de anlaşılır olmakta, sonuçta Eski Ahit'ten anlıyoruz ki "sihir (seher)" kelimesi de aslında aynı şeyle "kadınlıkla (iki eşle)" ilişkili.
şimdiye kadar okuduğum, gördüğüm en kapsamlı ve doyurucu bir çalışma...
YanıtlaSil