Zümer 38:
"And olsun ki, onlara, 'Gökleri ve yeri yaratan kimdir?' diye sorsan: 'Allah'tır' derler. De ki: 'Öyleyse bana bildirin, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut bana bir rahmet dilerse, O'nun rahmetini önleyebilir mi?' De ki: 'Allah bana yeter; güvenenler O'na güvenir.'"
bu ayette Allah'ın yeri ve göğü yarattığına inanan ancak ona ulaşmak için aracılar kabul eden kişilere seslenilmekte. Ayette bu kişilere Allah'ın dışında tapılanların Allah'ın zararı veya rahmetini giderip gideremeyeceğinin sorulması istenmekte.
bence böylesi bir soru yöneltmiş olmanın hiçbir mantığı yok, şayet ben o zaman yaşamış olan ve Allah'ın dışında beni ona yakınlaştıracağına inandığım başka şeylere tapan biri olsam böylesi bir soru benim için hiçbir anlam taşımazdı.
mesela başıma gelen bir zararın veya rahmetin Allah tarafından değil de taptığım aracılar tarafından giderilip giderilmediğinden nasıl emin olabilirdim?
başıma bir zarar geldi diyelim ve ben de Allah ile aramda aracı olarak taptığım puta gidip yalvardım. İki sonuç var ya bu zararım zamanla tamamen veya kısmen giderilecek veya giderilmeyecek. Ortada aracı puta tapılırsa zararım yüz de yüz giderilmeyecek diye bir durum yok ki putu bir kenara atıp bunun sadece Allah tarafından giderilebileceğine inanayım.
bir başka deyişle yaşam pratiği açısından olaya bakarsak; ister Allah'tan isterse aracı puttan gelmiş olsun herhangi bir zarar veya rahmetin sadece olumlu veya sadece olumsuz sonuçlanma gibi bir durumu yok ki bir tercihi ötekine göre doğru sayayım.
bu durumda aracı putların Allah'ın yapacaklarını giderir mi engeller mi diye soru sormanın bir mantığı yok.
ikincisi şöyle bir durum da söz konusu olabilir; ben sadece Allah'a inanmış olsam da hayatımda giderilmeyecek zararlar, engellenmiş olan rahmetler olacak, yani giderilmeyen bir zarar Allah'ın takdiri de olabilir. Bu durumda Allah ile aramda aracı saydığım bir put böylesi bir takdiri yerine getirmiş de olabilir.
bu ayetteki talebi yerine getirecek olan Muhammed diyelim ki bu soruyu aynen alıp müşriklere yöneltmiş olsun.
Muhammed: Allah dedi ben de soruyorum size; "Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? O'nun rahmetini önleyebilir mi?"
Müşrikler: Hayat zaten giderilmeyen zararlar verilmeyen rahmetlerle dolu. Sorunun cevabı; evet taptığımız aracı putlar onun verdiği bir zararı giderebilir, rahmetini de önleyebilir, bu konuda Allah'ın kendisi de öyle istemiş olabilir.
Muhammed:
İbrahim'den kafirlere gereksiz sorular;
İbrahim: "Peki, yalvardığınızda taptığınız o putlar sizi işitiyorlar mı? (Şuara -72)
Kafirler: "Bazen işitiyor bazen işitmiyor, yani tıpkı senin Allah'ın gibi dualara her zaman cevap vermiyorlar, vermiyorlarsa da sorun değil senin Allah'ın gibi belki onlar da öylesini daha hayırlı görüyorlar.
İbrahim : "Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?" (Şuara -73)
Kafirler: tıpkı senin Allah'ın gibi fayda verdikleri de oluyor zarar verdikleri de. Mesela kimi mevsim hasat iyi oluyor kimi mevsimse kötü. Biz de sen ve Allah'ına inanalar gibi bu zamana kadar hep öyle düşe kalka geldik.
bu putlara kimden tapmayı öğrendik dersen "biz babalarımızı böyle yapar bulduk. (Şuara -74)" yani yine tıpkı senin Allah'ına inananların yarın bir gün neredeyse tamamı nasıl görecekse babalarından biz de öyle gördük.
İbrahim: "İyi ama, neye taptığınızı düşündünüz mü?"(Şuara -75)
Kafirler: Düşündük, düşündük ve bize sorduğun sorulardaki Allah ile putlarımız arasında aslında hiçbir fark olmadığını anladık.
İbrahim: hımmm size niye soruyorum bu soruları valla bilmiyorum, en iyisi mi gidip koyunları sulayım.
Muhahahahahahah adam ayeti pratik hayata uygulamaya çalışmış. Ontolojiden falan haberi yok. Bunu keşke böyle teoloji konferansında falan söyleseydin oradakiler donunu indirip öyle gülerdi. İbrahim kıssasını da desteklemek için almış zuhahaha
YanıtlaSil