14 Ekim 2015 Çarşamba

Zülkarneyn/Sebe Melikesi----Tübba/Tuba

uran’da Kehf Suresi’nda bahsi geçen “Zülkarneyn” adli kişinin kim olduğu bilinmiyor, nebi olup olmadığı da tartışmalı. 

İslam öncesi döneme ait olan Himyerli bir şaire ait bir şiirde Kuran’daki anlatıma benzer bir şekilde “Zülkarneyn”den bahsedilmektedir:

"Zu'l-Karneyn, benim 'muslim' dedemdir…. Yeryüzünde bir hükümdar olarak yücelmişti. Ama bunak olmamıştı. Doğuya ve batıya ulaştı. Yol gösteren iyilikseverden sağlayacağı mülk-egemenlik yollarını aradı. Varıp, güneşin dönüş yerindeki battığı yeri gördü. Kara balçıklı bir suda batıyordu güneş. Ondan önce Belkıs [Saba Melikesi] babamın kız kardeşi…. Onları yöneltti hoopoe [hüdhüd] ona gelene kadar”

Dhu’l-Qarnayn before me was a Muslim
Conquered kings thronged his court,
East and west he ruled, yet he sought
Knowledge true from a learned sage.
He saw where the sun sinks from view
In a pool of mud and fetid slime
Before him Bilqis [Queen of Sheba] my father's sister
Ruled them until the hoopoe came to her.

http://en.wikipedia.org/wiki/Alexand...n#cite_note-20


Bu şiirden İslamdan çok önce yaşamış olan Himyerlerin “Zülkarneyn (iki boynuzlu” bir hükümdarlarının olduğu anlaşılıyor. Ayrıca şiirde “Zülkarneyn” ve “Saba Melikesi” birlikte anılıyor. Saba Melikesi de Himyerler gibi aynı topraklarda Yemen’de hüküm sürmüş bir hükümdar. Bu şiirden hareketle “Zülkarneyn” ve “Saba Melikesi”nin Yemen’deki eski bir krallığın yöneticileri olduğu veya aynı soydan geldikleri düşünülebilir.

Himyer krallarının unvanı “Tübba”ydı. Kur'an’da zikredilen tübba‘ kavminin Sebe (İbn Kesîr, VII, 242), tübbaın da (ed-Duhân 44/37) Himyer Kralı Ebû Kerib Es‘ad olduğu (M. Hüseyin el-Ferah I, 129) ifade edilmekle birlikte onun yaşadığı döneme dair farklı tarihler verilmektedir.

Kuran’da Zülkarneyn’in bahsine şu şekilde başlanılmaktadır;

Kehf Suresi:

83: Sana Zülkarneyni sorarlar. De ki: «Size onun (haalinden) de haber söyleyeyim.

84: Biz onu yer (yüzün) de büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona her şeyden bir sebeb (bir yol) verdik.

85: Oda bir sebep (yol) tuttu.


Son ayetteki garip anlatıma biraz yakından bakalım:

فَأَتْبَعَ سَبَبًا

fe etbea : böylece tâbî oldu
sebeben : sebep, vesile


Şimdi bir de Kuran’da bir kavim adı olarak bahsi geçen “Tübba” ve “Sebe” kelimelerine bakalım:

Tübba: تُبَّعٍ
Sebe: لِسَبَإٍ 


Bu kelimeler Zülkarneyn’in bahsinin yapıldığı yukarıdaki son ayetteki (85. Ayet) kelimelere çok benziyor. Ayeti ve kavim adlarını alt alta yazalım:

فَأَتْبَعَ سَبَبًا
تُبَّعٍ لِسَبَإٍ 


Bence ortada bir kelime saptırması söz konusu. Zülkarney ve Sebe Melikesi’nden bahseden İslam öncesi şiir Yemen orjinli Himyer/Sebe ilişkisini ortaya koyuyordu. Zülkarneyn (çift boynuz veya çift örgülü) ifadesinin bir ad veya lakap olduğu gerçeğinden hareket edersek de eski Yemen krallarının unvanı olan "Tübba" kavramını dikkate almak gerekiyordu, üstelik bu "Tübba" kavramı tek başına aynı zamanda en meşhur hükümdarın adı olarak da geçiyordu.

İslam öncesi bu şiirin bizi Zülkarneyn konusunda “Sebe” ve “Tübba” kavramlarına götürmesi anlaşılırken, Kuran’da Zülkarneyn'den bahsedilen bir ayette bu kelimelere benzer kelimelerin başlı başına bir ayet olarak karşımıza çıkması tesadüf müydü? 

Bu ayet gerçekten de acaba “sebep tuttu, yol tuttu” gibi basit ve garip bir ifadeden mi ibaretti yoksa ayetin doğrusunda, aslında “Sebe Tübbası (kralı)” ndan mı bahsediliyordu? 

hazır sorularımızı sormuşken bir soru daha soralım; bu kral ünvanı "tübba/tubba" ifadesinin cennetteki kutsal ağaç "tuba" ile bir ilişkisi var mıydı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder