"Tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenen cinayetlerin sayısından fazladır." Erica Jong
8 Nisan 2012 Pazar
Ağaçların içine gizlenmiş tanrılar!
Geçmişten günümüze çeşitli inanışlardaki “ağaç” simgesi son derece tutarlı ve zengin bir anlam taşımaktadır. Ağaç, yerden bitip göklere doğru uzandığı, kendini sayısız kez yenilediği, "ölüp" tekrar "dirildiği” için kutsal güçlerle doludur ve dinsel değerler ifade eder.
Hathor, Mısır mitolojisinde en önemli ve en eski tanrılardan biridir. Tanrıça Hathor, Kenanlarda Aşera, Asurlarda İştar, Sümerde İnanna olarak geçen meşhur tanrıçadır. Bu ulu tanrıça ile ağaç arasındaki ortaklık günümüze kadar kalan bazı duvar resimlerinde oldukça belirgin bir şekilde gözükmektedir. Bu resimlerden birinde Hathor bir gök ağacının içinden bir ölünün ruhuna yiyecek ve içecek sunmaktadır.
Mitolojilerde buna benzer şekilde gövdesi ağaçtan çıkan ve ölülerin ruhuna içecek sunan tanrıça ikonografilerine sıkça rastlanmaktadır. Göğü simgeleyen büyük bir ağacın altına ya da alt dallarına oturmuş kader tanrıçası da ağaç temasını öne çıkarır, ağacın dallarında firavunların adları ve kaderleri yazılıdır.
Tevrat’taki anlatımlara baktığımızda Mısırın tanrısı gibi Allahın da Hz. Musa’ya bir çalının (ağacın) içinden seslenmekte olduğu görülür.
“Musa kayınbabası Midyanlı Kâhin Yitro'nun sürüsünü güdüyordu. Sürüyü çölün batısına sürdü ve Tanrı Dağı'na, Horev'e vardı. RAB'bin meleği bir çalıdan yükselen alevlerin içinde ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyor. "Çok garip" diye düşündü, "Gidip bir bakayım, çalı neden tükenmiyor!" RAB Tanrı Musa'nın yaklaştığını görünce, çalının içinden, "Musa, Musa!" diye seslendi. Musa, "Buyur!" diye yanıtladı.”
Tevrattaki allahın bir çalının içinden seslenmesi olayı Kuran’da da aynen geçer ve allah bir ağactan Musa’ya seslenmektedir.
Kasas -30:
“Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
Her zaman her yerde olabilen bir allah acaba kendisini neden bir şeyin içine gizleyerek ordan seslenme gereği duysun? Sorunun cevabı çok basit aslında, farklı medeniyetlerin birbirlerine aktarmış oldukları anlatımlardaki nesnelerin her birinin geçmişten gelen sembolik anlamları vardı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder