20 Nisan 2012 Cuma

Allahın kayıt kitapları!



Kuranı kerimde bir çok ayette "kitaptan" söz edilir. Çeşitli ayetlerde aynı ifade kullanılarak bu kitapların elle, mürekkeple, satır satır yazıldığından, ciltli ve sayfaları olduğundan bahsedilir.

"Ve sen, bundan önce kitap (kitabin) okumadın. Ve sen, O'nu elinle de yazmıyorsun..." (Ankebut -48)
"Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır (kitabu)..." (Bakara -2)
"Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı (kitabi) getiren peygamberler de yalanlanmıştı." (Ali imran -184)
Kuranda geçmişte gönderilen kitapların varlığından bahsetmesi ve Kuranın da onlar gibi bir kitap olduğunu söylemesi o zaman itibariyle düşünüldüğünde normaldir.
O çağın insanlarına göre taş üzerine - kemik üzerine - deri üzerine - kağıt gibi daha ince ve yumuşak sayfalar üzerine yazılan kalıcı bilgi paylaşımının en son aşamasını "kitaplar" oluşturmaktaydı. 
Allah da doğal olarak günün koşullarına göre en yeni metot olan "sayfalardan oluşturmuş kitaplar" ile hem buyruklarını kullarına ulaştırmakta hem de kendi katındaki işleri görmekteydi.
 
İşin insanlarla ilgili boyutunu anlıyoruz, peki kıyamet günü gibi çok ileriki bir zamana, meleklerinin olup bitenleri kayıt altına almasına ve her şeyin Allah katındaki bir yerde yazılı olmasına ilişkin anlatımlarda neden “kitaplardan” bahsediliyor? Bu anlatımlar peygamberlerin yaşadığı o çağlardaki zamanı ve boyutları aşan anlatımlardır. Mesela;
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah'a âit olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de o bilir. Bunların hepsi açık bir kitaptadır. ”  (Hud -6)
“Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O’nun yanındadır.” (Rad -38)
“Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız.” (İsra -13)
“İşte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!" (Hakka -19)
“Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: "Keşke kitabım bana verilmeseydi."  (Hakka -25)
Allahın “kayıt cihazının” illa buyruklarını indirdiği çağlardaki en kalıcı ve koruyucu bilgi kaynağı olan kitaplar gibi olması mı gerekir?
“O zamanki insanların anlaması için böylesi bir benzetme yapılmış olabilir” diye düşünebilirsiniz. Ama bu doğru olmayacaktır. Çünkü ayetlerde “kitaplar gibi” çok basit bir benzetmeya dahi gidilmemekte, bilinen somut bir kitap için diğer ayetlerde ne denmişse aynısı bu ifadelerde de söylenmektedir.
Yaz çiz olayı gibi dünyevi ve çağın koşullarına bağlı bir kitap söylemine hiç girmeden her bilginin Allah tarafından bilineceği ve unutulmayacağı söylenseydi insanların birşeyleri kavramaları yarım mı kalmış olacaktı? Tabi ki olmayacakı, zaten Allahın bu vasıflarının olduğu biliniyordu.
 
Nasıl ki “kitaplardan” önce insanlar başka şeyler üzerinden bildiklerini birbirlerine aktarmışlarsa zamanla kitapların yerini de başka şeyler alacaktır. Nitekim elektronik tablet ve e-kitap gibi uygulamalar her geçen gün daha da hızlanmaktadır. Gün gelecek insanların eskiden kâğıt sayfalardan oluşan “kitap” anlayışı tamamen değişecektir.
(Eğer son peygamber 1400 yıl önce değil de zamanımızdan 1400 yıl sonra gelecek olsaydı kesin kıyamet gününe ilişkin “kitabı sağ tarafından verilenler” değil de “Cd’si sağ tarafından verilenler” gibi bir laf ederdi. :) )
Şaka bir yana belki şu an erken ama ilerleyen çağlarda bilgileri daha elektronik araçlarla paylaşacak olan insanlar, bu ayetleri okuyup Allahın kendi katında ajanda tuttuğunu ve kıyamet günü kitaplara yazdırmış olduğu notlarından yararlanacağını gördüklerinde gerçeği daha net kavramış olacaklar.
Gerçek olan şudur ki; eski insanlar kendileri o çağlarda ne kullanıyorlarsa Allahın da gerek kendi katında gerekse her çağda ve son günde dahi aynı şeyleri kullanılacağını sanmışlardı.
“Yazılanın açılıp okunduğu kitaplar” buna sadece bir örnektir. Bunun dışında; Allahın o zamanki insanlarının kullandığı gibi ölçüp biçen bir “terazisi” vardır (Enbiya -47), insanların bir tehlike anında birbirlerine haber verdiği gibi bir “borusu” vardır (Zümer -68), ölüp diriltmiş olsa dahi insanları tutup bağladığı “demir zincir ve halkaları” vardır (Rad -5), öbür tarafta olsa da kapılarda duran “bekçileri” vardır (Zümer -73), kuşlar gibi kanatları olmasa yere düşeceği sanılan “kanatlı” melekleri (Fatır -1) vardır.
Sadece insanın kullandığı somut malzemeler açısından değil bu örnekleri insanın kişilik yapısını esas aldığımızda da görürüz. Allahın da insanlar gibi hizmetkârlarının olduğunu (Enam -61), kendi sözünü dinlemeyen sevmediği adamlarının olduğunu (Araf -11), insanlar gibi yeri geldiğinde kızdığını (Zuhruf -55), beddualar ettiğini (Tebbet -1), söz verdiğini (Hud -119), yeminler ettiğini (Necm -2), bazı durumlarda merak edip sorular sorduğunu (Taha -17),  insanlar gibi bazı sesleri beğenmeyip (Lokman -19) bazı şeyleri zayıf bulduğunu (Ankebut -41) görürüz.
Tabi bu kadar insani yanları olan bir Allahın insan gibi yanılmaması da düşünülemezdi. Allah da o zamanki insanlar gibi göğün tutulduğunu düşebileceğini sanıyordu (Hac -65), güneşin doğup battığından bahsediyor (Kehf -86), göktaşlarının atmosfere girip yanmasını şeytanlara atılan ateş taşları sanıyordu (Mülk -5), rüzgar olmazsa denizdeki gemilerin gitmeyeceğini (Şura -33), hacca geleceklerin sadece yürüyerek veya deve sırtında geleceklerini (Hac -27) düşünüyordu. Örnekleri daha da artırmak mümkün.
Tüm bu anlatımların kaynağı insanın kendisidir. İnsan yarattığı tanrısına hayallerindeki vasıfları kolaylıkla yüklemiş ancak onu anlatırken kendisi gibi anlatmak zorunda kalmıştır.

7 yorum:

  1. O insani kendi suretinde yaratdi insana şah damarından daha yakındır kalbinide düşündüklerini de bilendir\ insani ilimle akılla öne çekdi ve insan kitap nedir dünya nedir internet nedir bilmezken onları gerçek ustalar haline getirdi \ insanları perde arkası idare eden ve hangi asrda ne olmali oldugunu yaptiran yuce Allah maddeden uzak ve ihtiyacsizdir\ tüm insanları idare onun istegiyledir hiç bir şey ondan gizli kalmaz yere giren de ondan çıkanda onun nazarındadir

    YanıtlaSil
  2. ilave olarak her insana gözcü melekler konmuş ki o şahitdir her şeye\ insan onuları görmezken onlar insanı yazmayla meşgul imtahan sonunda uyanicakdır

    YanıtlaSil
  3. imtahan sonunda uyanıcak insan ama artık geriye dönme imkanı yok

    YanıtlaSil
  4. Bunu mutlaka inceleyin. http://m.gizliilimler.tr.gg/Toth-h-un-Kitab%26%23305%3B.htm

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. Bunu da
    http://gokturkramu.blogspot.com.tr/2015/04/uzayl-atalarmz-anunnakileri-tanyalm-anu.html?m=1

    YanıtlaSil
  7. Anladımdım ki,bu blogun amacı insanları dinden çıkarmaktır. Kardeşim inanmıyorsan senin bileceğin birşey. Herkes özgürdür istediği dini şeçer. Sen karışamazsın. Sen git ineklere tapanlara muhalefet ol.

    YanıtlaSil