İnternette araştırma yaparken Asurlulardan kalma yukardaki taş kabartmasına rastladım.
Asur İmparatorluğu, aslen Kuzey Irak'ta, Dicle kıyısında yaşayan bir Sami toplulukken
Asurlulardan kalma bu kabartmanın tarihi olarak M.Ö. 668-627 yılları verilmiş. Kabartmada bir kayığın içindeki insanlar gözükmekte, bunlardan birisi suya düşmüş durumda, belli ki bu kabartmada normal bir olay anlatılmıyor. Belki bir savaş hali belki de fırtınaya yakalanmış insanlar anlatılyor. Dikkat çekici olan nokta kayıktaki oturan iki kişinin kendilerine birşeyler sunulmadığı halde adeta ellerini açıp dua ediyor gibi olmaları. Birşeylerden yardım talebini elleri göğe açarak yerine getiriyormuş gibi gözüküyorlar.
Yukardaki duvar kabartması ise M.Ö. 875-860 tarihli. Asur savaşçılarınna yüzerek kaçan 3 kişi gözüküyor. Bu kişilerin zor durumda oldukları belli. Kalenin üzerinde duran iki kişi yine ellerini açmış bir şekilde dua eder gibi durmaktalar.
Bu ellerini açan kişiler tanrılarına ibadet eden veya yardım dileyen putperstler mi yoksa o zaman ki yahudiler mi? Tevrattaki anlatımlara bakacak olursak yahudilerin Asurlular tarafından ele geçirildiğine ilişkin anlatımlar bulunmaktadır. Mesela yukardaki kabartma da hem ayakta hem çömelmiş halde el açmış insanlar var hatta birisi secdeye varmış. Bu kabartmanın sağ görünmeyen kısmında tahtına oturmuş bir kral var. Bunlar esir alınmış yahudilerse kime el açıp secde ediyorlar, Allaha mı yoksa önlerindeki krala mı?
Acaba Allah eski insanların birbirlerine saygı göstergesi olarak yaptıkları davranışları veya tanrılarına yakarış hareketlerini görünce aynılarının kendisine karşı yapılmasını da mı istemişti?
Birisi kalkıp" zaten kuranda öyle diyor, adem zamannda da secde vardı ondan sonraki insanlarda da secde hep olmuştur" diyebilir, ama ya eski insanlar putlarına böyle tapıyordu ve sonraki kitap sahibi olanlar da onlardan gördüklerini alıp kitaplarına öyle yazmışlarsa?
"Secde" etmenin kökenine biraz inmeye çalışalım, bunu akıl etmek aslında hiç zor değil. Secde hali bir insanın ayakta dik duramayıp yere eğilme, düşmüş gibi olma haline işaret eder. Yani iki insanın birbiriyle savaşında kaybedenin alacağı en son ki pozisyon, güçten düşme ve diz çökme halidir.
Böylesi bir şekilciliğin illa allah tarafınan bir ibadet şekli olarak kendisine karşı yapılmasını istemesine gerek yok, putperest bir inanç da kolaylıkla aynı teslimiyet halini böylesi bir hareketle gösterebilir. Yani demem o ki bir insan kendisinden daha güçlü gördüğü tanrıları karşısında tıpkı kendisinden daha güçlü gördüğü bir insan karşısındaki bir hareketi rahatlıkla sergileyebilir
Bu durum da yine tamamen insansı (insanlar arasında oluşa gelmiş olan) bir davranışın zamanla ilahi açıdan talep edilmiş bir görev gibi algılanmış olduğunu gösterir.
"El açıp" dua etmenin altında yatan da budur. Birşeyi istemek, bu davranışı ilk yapan insanlar somut elle tutulur birşeylere ki muhtemelen bunlar yiyecek tarzı şeylerdi, onlara olan muhtaçlıklarını ifade etmek için ellerini açarak isteklerini yerine getirmekteydiler. Zamanla yine insanların keni aralarında birbirlerine karşı yapmış oldukları bu davranış şekli tanrılar tarafından kendilerine karşı yapılması istenen ilahi emirlere dönüşmüştür.
Eski insanlar ilk yaratıkları tanrılarını insanlar gibi düşündükleri için onların kendilerinden beklentilerini güçlü insanların zayıf insanlardan olan beklentileri gibi düşünmüşlerdir. Yani allah en eski çağlardaki en ilkel insanların birbirlerine karşı göstermiş oldukları davranışların dışında bir ibadet şeklini talep etme özgürlüğüne asla sahip olamamıştır.
Diz çökmek, el açmak... bunlar insanlar gibi düşünülen tanrılara yakıştırılmış davranış kalıplarıydı. Yoksa heryerde olan açığı ve gizliyi herşeyi bilen bir kudretin anca eski krallar ve tanrıların isteyebileceği göstermelik diz çökmeye ve el açmaya ihtiyacı olur muydu hiç.
ilk insan olan Adem ilk indiyinde secdedeydi ve Ademden donra ogullarina ogullardan torunlarina böylelikle asirlara denk gelmiş ve insandan insana teslim edilmiş ve errozyaya( tahribata) uğramaya başlamış ve insanlardan sapik ve dünyaperest olanlar padişahlara ve pütlara ilah gibi bakmaya başlamış bir dünyada ki her şey parayla olmuş Allahin yagmuru bile insanlara parayla satilyor ve s \ orada putlar devreye girer Allah hak ve Adalet unutulur \ işde tüm eski medeniyyetlerin başında önce tek ilahlik olmuş sonraysa bölünme başlamış ve Allah yine de kendi uyaricisini seçip halka göndermiş her kes zamanla dos dogru olmaya başlamış kaç Asirlar sonra yine bozulmaya yönlenmişlerdir ve yine Allah uyartmış
YanıtlaSilsecde hali muhtaclikdir ve putperest diye secdiyin kavimler de bir olana muhtacdi ve secdeni kendilerinden asirlar önce gelmiş peyqamberlerden çalmış Ama sapkinlikla putlara secdeye yönelmişlerdir bir olandan giderek sapmış ve aciz ve cansız varlıkları yani dünya içinde olanlari ona ortak koşmaya başlamışlardı oysa her şeyin maddeden diyil maddesizden geldigini anlayamiyorlardi ama normal olarak yazma okuma bilyorlardı öyle olmasaydi binalar silahlar yapamazlardi ama Allahdan diyil kendi kitaplarini okurlardi o yüzden topluca sapmişlar ve tümü iki çay arasi olan dicle firata toplanmişlardi
YanıtlaSilteşekkürler
YanıtlaSilEski Ahit kaydı MÖ. 1453 yıllarına kadar uzanıyor. Yukardaki alıntıya göre dua eden figürler MÖ. 650'li yıllara tekabül ediyor. Bu durumda Asurlulara bakarak değil , belki Yahudilere bakarak dua etme şekli kopyalanmış olabilir.
YanıtlaSil