8 Nisan 2012 Pazar

Ağaçtan yaratılan ateş!



Yasin Suresi -80:

"O, sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır. Şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz."

Bu ayette değişik bir anlatımın olduğu hemen göze çarpmakta; "ağaçtan yaratılan ateş".
Ayete ilişkin yapılan bazı tefsirlerde kastedilenin, ateşin yanması için gerekli olan ve ağaçlar tarafından üretilen oksijen olduğu söylenmektedir. Bu oldukça zorlama yapılış bir yorumdur, çünkü ateşin var edilmesini sadece oksijene bağlamak yetersiz kalır.

Ateşin meydana gelebilmesi için yanabilen bir maddenin tutuşma sıcaklığında oksijen ile temas etmesi gerekir. "Yakıt" ve "oksijen" devamlı mevcut ve temas halinde ise sürekli yanma olur. Yani oksijenin tek başına ateşe kaynaklık etmesi diye birşey söz konusu değilken kalkıp oksijeni var eden ağaçların ateşi yarattığını söylemek zorlama bir yorum olacaktır.

Eğer bu ayette kastedilen oksijense "ağaçtan, içinize çektiğiniz nefesi var etti" denmesi şüphesiz en daha doğru bir söylem olurdu.

Aslında ayette anlatılmak istenen gayet basit. Kastedilen ağaçların birbirlerine sürtülmesi yolu ile ateş yaratılması olayıdır. Nitekim dini kaynaklarda getirilen yorumlar da bunun altını çizmiştir. Kısaca onlara da göz atmakta fayda var:

Yeşil Ağaçta Ateşin Meydana Getirilmesi:

"Ölüden dirinin çıkarılması ile ilgili tereddüt ve itirazlara karşı verilen bu örnekte yine birbirine tamamen zıt görünen iki özellikten ve birincinin diğerine dönüşmesinden söz edilmektedir: Islaklık ve ateş. Âyette ağaç için yeşil sıfatının kullanılması renk belirtmek için değil, bu durumdaki ağacın temel özelliği olan ıslaklığa dikkat çekmek içindir." (İbn Âşûr, XXIII, 76-77)

Yemyeşil ağaçtan ateş çıkarma, genellikle, bedevi Araplarca iyi bilinen merh ve afar adlı ağaçların –ikisi de yemyeşil ve üzerlerinden su damlarken- birbirine sürtülmesiyle ateş çıkması olayı olarak açıklanmıştır. Bunların biri dişi diğeri erkek olarak düşünülmüştür. Bazı müfessirler, "Her ağaçta ateş vardır; ama merh ve afarda bolca bulunur" anlamındaki meşhur sözü de dikkate alarak burada maksadın ağaç cinsi olduğunu ve bu iki türün örneklendirme amacıyla zikredildiğini belirtmişlerdir. (Zemahşerî, III, 294)

Bu konuda ashab-ı kiramın ünlü âlimlerinden İbn Abbas'ın (r.a.) şöyle bilgi verdiği rivayet edilmiştir: Arapların çakmak mesabesinde olan Merh ve Afar adında iki ayrı tür ağaçları vardır. Afar, çakmak demiri gibi üstte tutulur, Merh de çakmak taşı gibi altta tutulur. Her iki ağaçtan birer dal kesilip suyu akıtılır ve son­ra o iki dal birbirine sürtülerek ateş çıkarılır, yani yanmaları sağlanır.

Kur'ân'da Yâsîn Sûresi'nin 80. âyetiyle verilen bilgi daha çok bu iki ağaca işarettir; aynı zamanda yeşil olan bütün ağaçları da kapsamına al­maktadır. (Geniş bilgi için bak: Tefsîr-i Kurtubî: 15/60- Lübabu't-te'vil: 4/13)

Dini kaynaklarda bunlar ifade ediliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, eski insanların sürtünme kuvveti ve ona bağlı artan sıcaklık konusunda pek bilgilerinin olmayışı ateşin ağaçlardan yaratıldığına dair yanlış bir inancın doğmasını da beraberinde getirmişti.

İnsanlığın geçmişten gelen bu uygulaması karşısında mesela Hindular da binlerce yıl öncesinden benzer şeyleri düşünmüşlerdi. Agni Hinduizmde "ateş" tanrısı olarak bilinirdi. Hintlilerin binlerce yıl öncesine ait en eski ve en önemli dini kaynakları olan èg Veda’da şöyle bir ilahi bulunmaktadır.

"Günler boyunca parlayan Agni (Ateş Tanrısı), sen sulardan ve taştan yaşam bulursun: Ormandaki ağaçlardan ve yerde biten otlardan safça yaratılırsın, Ey İnsanların Mutlak Efendisi." (èg Veda 2. Kitap 1.İlahi) ("Hint Ateş Tanrısı Agni" H.Derya Can)

Bir başka ilahide ise şöyle denmektedir;

"Ah Agni, kutsal ateş, temizleyici ateş, sen ağaçta uyuyansın, sen parıltılı alevinle yükselensin..." ("Kültür Tarihinde Ateş Sembolü" S.A. Tokarav)

Bu putperest ilahilerinde de görüldüğü gibi ateş tanrısının ağaçlardan yaratılığından, bu kutsal ateşin ağaçların içinde uyumakta olduğundan bahsedilmektedir.

Ağaçtan malzemeler eski insanların en kolay yoldan temin ettikleri ilk araç gereçlerini oluşturmaktaydı. Ağaç dallarının aynı zamanda ateş yakılmasında da kullanılıyor olması bu uygulamanın hızla yayılarak daha sonraki nesillere de kalmasına yol açmıştı.

Uygulamanın yaygın olması da berbaerinde ağaçlara olan bakış açısını değiştirmiş, ona farklı dinsel anlamlar yüklenmesine yol açmıştı.

Oysa ki ateşin oluşmasındaki asıl sebep fizikteki sürtünme kuvvetine bağlı, iki cismin aşınması sonucu oluşan enerji ve ısınmanın bir sonucuydu. Yani ateşin var edilebilmesi için illa ağaçların olması diye bir şart bulunmuyordu. Yukardaki Kuran ayetinde de olduğu gibi bunun ağaçlara has bir nedenden kaynaklandığının sanılması geçmişten gelen bu basit uygulamanın bir sonucuydu.

9 yorum:

  1. ulan madem bir halta yeltendin 77-78-79 ncu ayetlerede bakaydın nereden nereye gelmiş konu diye.. o zaman anlardın neden solunuma işaret edildiğini..

    77 Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o.

    78 Kendi yaratılışını unutmuş da bize örnek veriyor. Ve bir de şöyle diyor: "Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?"

    79- De ki: 'Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir.'

    80 O size, o yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu da siz ondan tutuşturup duruyorsunuz.

    yaratılış evresi anlatılırken nerden çıktı şimdi ağaçtan odundan ateş çıkarmak, yaratılışından sonra insan doğar ve ne yapar at kafası kendi kalbin zehirlenmiş diye insanlarada burda iğrenç fikirlerini dikta ediyorsun. ulan hadi anladık kendin inanmıyorsun peki blog açıp aleyhinde konuşacak kadar nefret nereden geliyor ???

    inanmazsan inanmazsın derdin ne???
    yok insanları uyandıracakmış geçiniz efendim bu yalanları sizin derdiniz katılaşmış kalbinize yandaşlar aramak. böylece kendinizi rahatlatmak istiyorsunuz. ama bilki allahı bulamadıkça o kalp rahat uyku çekmeyecek.

    YanıtlaSil
  2. arkadaş bırak hinduları falan. iki üç ayeti birlikte oku. bir damla meniden insan oluyor. yeşil canlı ağaçtan da yakıt oluyor. yani dönüşümden bahsediyor ki öldükten sonra da diriltilmenin de bir dönüşüm olaağı anlaşılıyor.

    YanıtlaSil
  3. Arkadaşa katılıyorum o ayetlerde Allah ın demek istediği apaçık belli hani Ayeti çarptırmak için zorlamayalım. Alimlerin yaptığı yorumları kabul ediyorum. Bu ayette çöldeki iki ağaç kastedildi veya ağacın oksijen çıkarmasıyla bizim besinleri yakmamız kastedildi veya ağacı yakıt olarak kullanmamız kastedildi bu gibi yorumlar Allahın izniyle mantıklı Allah bir ayettee birden çok gerçeğe işaret edenilir .Sonuçta Allah bütün fizik kanunlarını bizzat kendisi koyandır sendeki beyni düşünme imkanını da sendeki iradeyi yeteneği koyanda. Bu yüzden sen bilimi öğrenince Allaha karşı zafer elde etmiş olmuyorsun zaten asla edemessinde. Allahın koyduğu kanunları Allahın sana verdiği akılla öğrenince Allahın büyüklüğünü kendi kendine bir daha bulmuş oluyorsun. Zaten ayette o sizin için yeşil ağaçtan ateş yaratandır denirken sizin için sadece yeşil ağaçtan ateş yaratandır demiyor ya da ateşi tek yeşil ağacı kullanarak yaratandır demiyor yani oksijen ısı gerekli değil demiyor sadece bu ayette yakıt kısmına değinmiştir .demem o ki ayetlerin yanlış anlaşılmasına ya da ayetlerin güya yanlışlığına dair bir şeyler kanıtlamak istiyorsan daha zeki olmalısın. Ayetteki cümleyi bir daha oku bakem belki bulursun da bizi inandırırsın. Ama insan bir yanlışa günaha kendini inandırmak istedi mi bir sürü kanıt bulur ve akıl sahibi olmayan kişileri de inandırır kendilerince .Lakin Allahın ayetleri apaçık gerçeklerdir ve Allahın şanı her daim yücedir.

    Ali imran:94-Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir

    Saff suresi 8. Ayet :Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.

    YanıtlaSil
  4. Başka açıklamasıda şöyledir... SİZE AĞAÇ GİBİ KESİF (katı) SAKİL (ağır) KARANLIKLI BİR MADDEDEN ATEŞ GİBİ LATİF, HAFİF, NURANİ BİR MADDEYİ ÇIKARAN BiR ZATTAN odun gibi kemiklere ateş gibi bir hayat ve nûr gibi bir şuûr vermeyi istibadmı ediyorsunuz (uzakmı görüyorsunuz) Sözler

    YanıtlaSil
  5. Başka açıklamasıda şöyledir... SİZE AĞAÇ GİBİ KESİF (katı) SAKİL (ağır) KARANLIKLI BİR MADDEDEN ATEŞ GİBİ LATİF, HAFİF, NURANİ BİR MADDEYİ ÇIKARAN BiR ZATTAN odun gibi kemiklere ateş gibi bir hayat ve nûr gibi bir şuûr vermeyi istibadmı ediyorsunuz (uzakmı görüyorsunuz) Sözler

    YanıtlaSil
  6. Yaş bir ağaçtan ateşin çıkmasını anlıyoruz ,kemik gibi odundan ballı su tulumbası olan üzümün yetişmesini anlıyoruz ,gözümüzün gördüğü herşeyi yaratan Allahın öldükten sonra kemiklerimizden bizi tekrar yaratacağınada hiç bir suphemiz yok bunuda gayet iyi anlıyoruz.

    YanıtlaSil
  7. “Hem, Cenâb-ı Hak, insana karşı ettiği ihsanât-ı azîmeyi ‘Odur ki, yemyeşil ağaçtan size ateş çıkarır. (Yâsin Sûresi: 80.)’ kelimesiyle işaret edip, der: ‘Size böyle nimet eden bir Zât, sizi başıboş bırakmaz ki, kabre girip kalkmamak üzere yatasınız.’ (Sözler, s. 108)”

    Evet Bediüzzaman Hazretleri ‘yeşil ağaçtan ateş çıkarmayı’ insan için azim, büyük, önemli, olmazsa olmaz bir nimet ve ihsan olarak tanım ve tefsir ediyor. Bu farklı, bir o kadar da dikkat çekici ve üzerinde düşünülmesi gereken bir izah tarzıdır. Zira çok mühim işaretleri ve hakikatleri ihtiva ediyor. Biz bu noktada Nurlarda yapılan bu tanımdan yola çıkarak, yeşil ağaç ve ateş arasındaki bağlantının insan için nasıl büyük bir nimet olduğu hususunu müzakere etmek istiyoruz.

    Ateş ile yeşil ağaç arasında belki de ilk akla gelen mesele ağacın insanlar için bir ısınma, pişirme, yakmadan dolayı enerji edinme halidir. Öyle ki bazı yeşil ağaçların yaprakları birbirine sürtünürse ateş elde edilir, yine ağaçlar yakılarak elde edilen ateş insanlar için çok değişik alanlarda kullanılabilir. Elbette ki ağaçların enerji elde etmek için yakılmaları büyük bir nimettir. İnsanlar asırlar boyu bu nimetten daima istifade etmişler.
    Nar ve ateş bir ölçüde enerjidir. Zira hararet insan için en önemli ihtiyaçtır. İnsanda harareti veren oksijendir. Oksijen ise havada bulunur. Dünya yüzünde oksijeni üreten ise bitkilerdir. Yeşil yapraklı bitkiler yani. İnsanlığın ancak 1973 yılında keşfettiği ve fotosentez dediğimiz yolla bitkiler karbondioksit ve suyu güneşten aldıkları ışık enerjisi ile glikoz ve oksijene dönüştürürler. Başlı başına harika ve mükemmel bir hadise olan bu husus âyette “yeşil ağaçtan ateş çıkarmak” şeklinde tanım ve teşhis edilmiş. Burada bilhassa yeşil kavramı üzerinde durmak gerekiyor. Zira ancak yeşil yapraklı olan ve içinde yeşil rengi veren ‘klorofil’ denen bir madde ihtiva eden bitkiler bu tür bir kimyevî hadiseye mazhar oluyorlar. İşte fotosentez yolu ile yeşil yapraklı bitkiler doğrudan insan için en hayatî bir madde olan oksijeni üreterek en mühim nimete işaret ediyor. Aynı zamanda havayı kirletmekte olan ve insanların ve hayvanların ürettiği karbondioksidi kullanarak. Yani yeşil bitkiler fotosentez yolu ile, hem havayı temizliyorlar, hem de oksijen gibi çok mühim bir enerjiyi üretiyorlar. Oksijenin yanıcı ve yakıcı bir gaz olması âyetteki ‘nar,’ yani ateş ifadesi ile ne kadar da güzel örtüşüyor. Üstelik sürekli yakıp durduğumuz bir ateş bu.
    Petrol ve kömür gibi yakıtlarda bitkilerin yer altında depolanması ile oluşurlar. Ve yine onları yakarak insanlar enerji sağlar...

    YanıtlaSil
  8. اَلشَّجَرِ اْلاَخْضَرِ نَارًا 1


    kelimesiyle remzen der: Ey haşr


    i inkâr eden adam! Ağaçlara bak. Kışta ölmüş kemikler gibi hadsiz ağaçları baharda dirilten, yeşillendiren, hattâ herbir ağaçta yaprak ve çiçek ve meyve cihetiyle üç haşrin nümunelerini gösteren bir Zâta karşı inkâr ile, istib’âd ile kudretine meydan okunmaz.

    Sonra bir delile daha işaret eder, der: Size ağaç gibi kesif, sakil, karanlıklı bir maddeden ateş gibi lâtif, hafif, nuranî bir maddeyi çıkaran bir Zâttan, odun gibi kemiklere ateş gibi bir hayat ve nur gibi bir şuur vermeyi nasıl istib’âd ediyorsunuz?

    Sonra bir delile daha tasrih eder, der ki: Bedevîler için kibrit yerine ateş çıkaran meşhur ağacın, yeşilken iki dalı birbirine sürüldüğü vakit ateşi yaratan ve rutubetiyle yeşil ve hararetiyle kuru gibi iki zıt tabiatı cem edip onu buna menşe etmekle herbir şey, hattâ anâsır-ı asliye ve tabâyi-i esasiye Onun emrine bakar, Onun kuvvetiyle hareket eder, hiçbirisi başıboş olup tabiatıyla hareket etmediğini gösteren bir Zâttan, topraktan yapılan ve sonra toprağa dönen insanı topraktan yeniden çıkarması istib’âd edilmez. İsyan ile Ona meydan okunmaz.

    YanıtlaSil