8 Nisan 2012 Pazar

Kutsal kitaplarda yıldız kayması!

Halk arasında yıldız kayması diye tanımlanan bu olayın aslında yıldızlarla hiç bir ilgisi yoktur. Yıldızlar dünyadan milyarlarca kilometre ötedeki uzak güneşlerdir. Güneş Sistemimizin içinde Güneş ve gezegenlerin çekim kuvvetleri arasında bir oraya bir buraya gezinen sayısız göktaşı vardır.

Bunlardan Dünyanın yakınından geçerken çekim alanına girenler, hızla atmosfere dalarlar. Sürtünmeden dolayı ısınırlar, yanarlar ve arkalarında parlak, çizgi gibi bir iz bırakırlar. Sonunda tamamına yakını, düşüşün son anında görülen parlamayı takiben yok olurlar.

Acaba insanların çıplak gözle geceleri görmüş oldukları bu olay kutsal kitaplarda nasıl anlatılmaktadır?

Tevrat ve İncil’de her biri birer güneş gibi olan hatta ondan daha büyükleri de söz konusu olabilen yıldızların “yeryüzüne düşürülmesinden” bahsedilir.

“Göklerin ordusuna erişinceye dek büyüdü. Gökteki ordudan ve yıldızlardan bazılarını yeryüzüne düşürdü, ayakları altına alıp çiğnedi.” (Tevrat Daniel 8-10)

“İncir ağacı, güçlü bir yel tarafından sarsıldığında nasıl ham incirlerini yere dökerse, gökteki yıldızlar da öylece yeryüzüne düştü…. Dünyanın kralları, büyükleri, komutanları, zenginleri, güçlüleri, bütün köleleri ve özgür kişileri, mağaralarda ve dağların kayaları arasında gizlendiler” (İncil, Yedi Müdür)

İncilin kıyamet alametlerinden bahsettiği yukarıdaki ayetine göre yıldızlar yeryüzüne düşüyor ve insanlar mağaralara saklanıyor. Bırakın yıldızların üzerine düşmesini o yıldızlardan sadece birisine yaklaşmak dahi yeryüzündeki her şeyi mahvetmeye yeter.

İncil ve Kuran’da ayrıca “yıldız kayması” olarak bilinen gökyüzündeki bu hadise, tamamen gerçekten uzak bir şekilde Tanrının, kendi meclisini gizlice dinlemeye gelen şeytanlara attığı taşlar olarak açıklanmıştır.

İncil :

“Yetmişler sevinç içinde döndüler. "Ya Rab" dediler, "Senin adını andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor." İsa onlara şöyle dedi:"Şeytan'ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm. Ben size, yılanları ve akrepleri ayak altında ezmek ve düşmanın bütün gücünü alt etmek için yetki verdim. Hiçbir şey size zarar vermeyecektir. Bununla birlikte, ruhların size boyun eğmesine sevinmeyin, adlarınızın gökte yazılmış olmasına sevinin.” (Luka 10:17-20)

Kuran :

“Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyredenler için onu süsledik. Onları, taşlanmış (kovulmuş) her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.” (Hicr 16-17-18)

“O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir. Andolsun ki biz, en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.” (Mülk 3-4-5)

“Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.” (Cin 8-9)

“Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk. Onlar, artık mele-i a'lâ'ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da delip geçen bir parlak ışık takip eder.” (Saffat 6-7-8-9-10)

Yukarıdaki ayetlerde özellikle Mülk suresinin ayetlerinde “gözünü çevir de bir bak” diyerek kast edilenin gözle görünebilen gökyüzü olduğu apaçık söylenmektedir. Bunun hemen devamında ise gözle görülen bu “kandillerin” yani yıldızların şeytanlara atış taneleri olduğu ifade edilmektedir. Kısacası kurandaki “yıldız kayması” diye bilinen olaylara ilişkin anlatımlar insanın gökyüzünde göremediği, kâinatın başka yerlerinde olup biten olaylar değildir.

İncil ve Kurandaki anlatımlar, ancak gökyüzü hakkında yeterli bilginin olmadığı çağlardaki insanların düşünebilecekleri türden yapılmış olan dinsel içerikli yorumlardır.

Uzayda sayısız gök taşı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları dünyamıza denk gelmekte çoğu ise denk gelmemekte ve uzayın boşluğunda ilerlemeye devam etmektedir. Dünyamıza denk gelenler ise atmosferden geçerken yok olmaktadır. Ayrıca, dünyamıza düşen her göktaşının yok olacağına dair bir kural da yoktur. Geçmişte dünyamıza düşen büyük göktaşlarının oluşturduğu kraterler bulunmaktadır.

Kısacası gökyüzünde gerçek anlamda ne bir yıldızın kayması veya düşmesi ne de herhangi bir şeytanın cezalandırılması ya da kaçan bir şeyin takibi söz konusudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder