29 Nisan 2012 Pazar

Musa'nın seçtiği peygamber!


Harun, Musa peygamberin kardeşi olarak Kuran’da adı geçen peygamberlerden birisidir ama Tevrat’ta peygamber olarak geçmez. Harun’un nasıl peygamber olduğu Kuran’da şu şekilde anlatılır:

"Yüce Allah Hz. Musa'ya emretti: "Firavun'a git, çünkü o azdı" (Tâhâ, 20/24).

"Musa Peygamber "Rabbim, beni yalanlamalarından korkuyorum" (Suarâ, 26/ 12),

"Kalbim sıkılır, dilim açılmaz olur. Onun için Harun'a da Peygamberlik ver" (Suarâ, 26/l3),

"Bir de onların aleyhimde de bir kısas davaları var, bu sebeple beni öldürmelerinden korkarım" (Suarâ, 26/14),

"Bana ailemden bir vezir ver. Biraderim Harun'u. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu içimde ortak kil. Ta ki seni çok çok tesbih edelim ve seni çok çok zikredelim. Şüphesiz sen bizi hakkıyla görensin" (Tâhâ, 20/29-35) dedi.

Allah, Musa'nin bu duasını kabul etti. "Ey Musa! istediğin sana verildi" (Tâhâ, 20/36) buyurdu. Böylece Harun'a da peygamberlik verildi.


Demek ki Musa peygamber firavundan korkup tedirgin olmasa Harun'un peygamber falan olacağı yok. Koskoca Allahın elçisi olmak, onu temsil görevine seçilmek bu kadar kolay bir şey mi? Resmen Allah’ın temsilcisi yerine Musa peygamberin temsilcisi seçilmiş. Diyelim ki illa bir yardım olmalı, Musa peygambere yardımcı olabilmesi için illa Harun’a bir peygamberlik mi verilmesi lazım, peygamberlik verilmeden de yardımı sağlanamaz mıydı?

(Yeryüzündeki gelmiş geçmiş her topluma bir peygamber gönderildiği söylenir, Ortadoğu topraklarının dışındaki toplumlarda benzer tek bir peygambere dahi rastlanmazken aynı kavime aynı zamanda iki peygamber gönderilmesi de tuhaf kaçıyor.)

İkincisi; Musa peygamberin karşısında alemleri var eden koskoca Allah var, onunla muhatap oluyor, ondan bir yardım dileyeceğine kendisi gibi onun yarattığı bir başka kuldan neden medet umuyor?

Musa peygamber, firavuna gitmesini isteyenin zaten Allahın kendisi olduğunu, dolayısıyla başına ne gelecek olursa olsun onun bilgisi dahilinde olacağını düşünemiyor mu?

Şimdi mümin arkadaşlara şunu sormak istiyorum; her şeyin sahibi olan Allah sizi kendisine elçi seçse ve siz de bir kafirle yüzleşmeye gidecek olsanız, gitmeden önce “Allahım kardeşimi de yanıma alayım benim dilim tutulur ya da belki beni öldürürler korkuyorum” der misiniz?

Demezseniz siz mi daha “müslüman”sınız yoksa Musa peygamber mi?


Mevzuyu anlamak için Tevrat'a bakmak gerekiyor. Tevrattaki anlatıma baktığımızda olayın daha kabul edilebilir bir şekilde anlatıldığını görmekteyiz.

Tevrat'taki anlatımda Kuran'daki gibi Harun'un peygamber seçilmesini Musa'nın Allah'tan istemesi diye birşey söz konusu değildir. Musa sadece kendi durumunu Allah'a bildirir. Allah da bunun üzerine Harun'u kendisinin değil firavunun karşısında Allah gibi yaptığı Musa'nın bir elçisi, peygamberiymiş gibi görevlendirir.

Tevrat Çıkış 4 (10-17)

"Musa RAB’be, “Aman, ya Rab!” dedi, “Ben kulun ne geçmişte, ne de benimle konuşmaya başladığından bu yana iyi bir konuşmacı oldum. Çünkü dili ağır, tutuk biriyim.”

RAB, “Kim ağız verdi insana?” dedi, “İnsanı sağır, dilsiz, görür ya da görmez yapan kim? Ben değil miyim?

Şimdi git! Ben konuşmana yardımcı olacağım. Ne söylemen gerektiğini sana öğreteceğim.”

Musa, “Aman, ya Rab!” dedi, “Ne olur, benim yerime başkasını gönder.”

RAB Musa’ya öfkelendi ve, “Ağabeyin Levili Harun var ya!” dedi, “Bilirim, o iyi konuşur. Hem şu anda seni karşılamaya geliyor. Seni görünce sevinecek. Onunla konuş, ne söylemesi gerektiğini anlat. İkinizin konuşmasına da yardımcı olacak, ne yapacağınızı size öğreteceğim. O sana sözcülük edecek, senin yerine halkla konuşacak. Sen de onun için Tanrı gibi olacaksın. Bu değneği eline al, çünkü belirtileri onunla gerçekleştireceksin.”

Tevrat Çıkış 4 (1)

“Bak, seni firavuna karşı Tanrı gibi yaptım” dedi, “Ağabeyin Harun senin peygamberin olacak."

Tevrat'ı övdüğüm sanılmasın ama olayın aslı, kaynağı bu şekilde. Bir çok konuda olduğu gibi Kuran'daki anlatımda ne Tevrat'taki gibi kronolojik bir uyum vardır ne de anlam bütünlüğü, herşey deyim yerindeyse kulaktan duyulmuş bilgiler gibi eksik ve dağınık bir şekilde anlatılır.

1 yorum: