8 Nisan 2012 Pazar

Güneşin olmadığı cennette gölgelikler altında!

"İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız." (Nisa -57)

"Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar." (Yasin -56)

"Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar." (Mürselat -41)

Ayette cennetteyken "gögelik" alanların olacağından bahsediliyor. Gölge, saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan bir karanlıktır. Bunun dünyamızdaki en bariz örneği güneşli ortamlarda meydana çıkan gölgelerdir. Nitekim allah bir başka ayetinde güneşi gögeye delil kıldığından bahsederek gölgenin kaynağının güneş olduğuna dikkat çekmiştir.

O zaman şunu sormamız gerekiyor eğer cennette "gölge" varsa bu gölgeyi yaratan ışık kaynağı nedir. Orda da mı dünyada ki gibi bir güneş var?

"Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş görürler, ne de dondurucu soğuk." (İnsan -13)

"gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur." (İnsan -14)

Her ne kadar allah bu dünyadaki güneşi gölgeye delil kıldığını (Furkan -45) belirtmiş olsa da yukarıdaki ayetlerinin ilkinde cennette güneşin olmadığından bahsediyor, hemen onun devamında ise ağaç dallarının gölgesinden bahsediyor. Güneş yoksa bu ağaç dallarının gölgesini oluşturan ışığın kaynağı nedir?

Bir tek cennette "gölgelerin" olacağını biliyoruz, bunu yaratacak olan ışığın ne olduğunu ise bilmiyoruz.
Bu belirsizliği bir yana koyup bir de allahın Ademi ilk yaratıp cennete yerleştirdiği zaman ona söylediklerine bakalım:

"Sen Cennet’te susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın." (Taha -119)

Peki cennette sıcaklık bunaltmayacak ve yakmayacaksa ayetlerde cennettekilerin oturuduğu yerlerin "gölgelik" olacağından neden bahsediliyor?

Yoksa birileri gölgeyi ancak bir ışığın oluşturabileceğini, cennette zaten bunaltan sıcakların olmayacağını unutup; sırf güneşin kavurucu sıcaklığı karşısında gölgede serinlediği için cenneti de burası gibi mi düşünmüştü?

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. mherîr
    21 - Elmalılı (sadeleştirilmiş): Orada koltuklar üzerine yaslanmışlardır. Orada ne güneş görürler, ne de şiddetli soğuk;
    22 - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk. Görüldüğü üzere aynı meal iki farklı mana. Meal kelime manasıyla eksiltmek ve küsur (katmak) manasına gelir ki mevcut mealler kuran-ı kerimin tıpa tıp karşılığı olmuyor maalesef. Dahası çeviren kişinin anladığını yorumlaması,arapçaya hakimiyeti,ayetlerin iniş sebebi, o zaman ki toplumun yaşam kültürünü ne kadar bildiği gibi noktaları dillendirmiyorum bile...

    YanıtlaSil