8 Nisan 2012 Pazar

Cennetteki bekçilerin görevi nedir?

Kuranda "cehennemin" bekçilerinden bahseden ayet: (Zumer-71)

"İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da, “Evet geldi” derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir."

Kuranda "cennetin" bekçilerinden bahseden ayet: (Zumer-73)

"Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.”

Bilindiği gibi, cennete ya da cehenneme yollanan insanlar dünyadaki sınavlarını verdikten sonra yeniden diriltileceklerdir.

İmanlısı da kafiri de allahın huzurunda artık neyin ne olduğunu anlamış olacaklardır. Onun huzuruna çıktıktan sonra kaçacakları ya da kendi başına yaşayabilecekleri herhangi bir hayat felan da söz konusu olmayacaktır. Peki bu cehennem ve cennet bekçileri ne iş için orda bulunacaklardı, kimden neyi korumakla görevli olacaklardı?

Hadi diyelim ki cehennem istenmeyen bir yerdi ve oraya gitmek istemeyip de halen taşkınlık çıkaran insanlar olursa, onları cehennemin bekçileri korkutup acı vererek zaptedeceklerdi.
Peki cennetin kapısındaki bekçiler?

Bence bu kapıya bekçi dikme mevzusu çok dünyevi bir bakış açısının sonucu. Dünyadayken kaleye, saraya, güzel ihtişamlı bir yere girerken kapılarda hep muhafızlar olur. Yalnız bunların bir görevi vardır ve yabancılara, düşmanlara karşı o yeri korurlar.

Oysa öbür tarafta cennetin içi de dışı da burdaki hayatta olduğu gibi bir tek allahın hükmünde olacaktı. O zaman ayette söylenen cennet kapısındaki "bekçiye" ihtiyaç neden vardı?

5 yorum:

  1. Ben de şunu sorayım öyleyse, Allah neden arşı taşıyan melekleri yaratmıştır? Arşın neden taşınmaya ihtiyacı olsun? Orada da yerçekimi falan mı var ki düşsün bir yerlere?
    Yani soruların sonu gelmez. En iyisi bu soruları sormamak.

    YanıtlaSil
  2. Bu çağda bu nasıl bir zihniyet ki adam kalkmış "en iyisi soru sormamak" diyebiliyor. Allah bilir bu kafa sandıkta oyunu kullandığı parti için de herhangi bir soru sorma gereği duymuyordur. Sormazsan doğruyu ve gerçeği bulamazsan, yok bunu bulmak istemiyorsan o zaman da zaten bir köleden farkın kalmamaıştır demek.

    İşte bu kafa tam da üç kağıtcı siyasetcinin, din bezirganlarının arayıp da bulamadığı kafadır. Başka okuyan arkadaşlara ibret olması için yorumunu silmiyorum, kalsın burda.

    YanıtlaSil
  3. Aman çok etkilendim cevabınızdan. Soru sorma demişim de bu tam da sorgulamayan bir kafa imiş. Nereden biliyorsun sorgulamadığımızı? Belki sorguluyoruz ama senin gibi bir tarafımızdan anlamıyoruz ayetleri, örnekleri.. Sana Kuran'dan bir ayetle cevap vereceğim, umarım ne tür bir düşünce tarzın olduğunu anlarsın:

    "Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir.
    Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, "Biz buna inandık,
    hepsi Rabbimiz katındandır." derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez."

    YanıtlaSil
  4. Kur'an dahil butun kutsal kitaplari zahiri yani okundugu gibi anlamaya kalkarsak daha cok sorular sorariz, ihtilafa duseriz, hatta sirke dahi kayariz an itibariyle. Ama batini olarak yani icsel anlamlarini ogrendigimiz anda hersey yerli yerine oturur. Evrenin de, tarihsel olaylarin da, dinlerin de, peygamberlerin de ne sebeple gonderildigini anlamaktan ote idrak etmis oluruz. Bir de soyle sormamiz lazim kendimize, binlerce yil onceki durum ve sartlar gozonune alindiginda, insanlarin anlama kapasitelerini bir an icin gozumuzde canlandirdigimizda kutsal metinlerin neden yorumlara acik oldugunun goruruz. Yanmis balcik atan kuslarin pekala savas ucaklari olduguna variriz, Nuh'un gemisinin bir UFO olabilcegi, canlilardan cifter cifter toplamasi DNA sarmallarinin toplanip, yeryuzune dondugunde gelismis genetik ilmiyle hayatin tekrardan baslatildigi olamaz mi? Ya Burak ati, bir profesor iddia etmiyor mu uzay araci diye? Isa'nin babasiz dogmasi, IVF yani tup bebek olmuyor mu artik. Big Bang Teorisi yani evrenin olusumu sayilan buyuk patlamanin saniyenin milyonda birinda oluverdigini batili muspet bilim adamlari tartismiyor bile, Isvicre'de kanitlamaya ugrasiyorlar CERN projesi ile. Kendi DNA'na bir bak sadece 2 sarmali isliyor gorev yapiyor, geri kalan %98'i simdilik copluk DNA'si diye tanimlaniyor. Ilerde aktive edildiginde olacakalari dusunmek bile hayal edemeyecegimiz bir sey, yoksa %100'u tamamlandiginda tasavvuftaki VAHDET-I VUCUD'a mi erisecegiz, RAB ile bir olup, ENEL HAK oldugumuz mu ortaya cikacak?
    Esen kalin.
    Anonim

    YanıtlaSil
  5. neresini düzeltelim. nuh gemisinin nasıl yapıldığı anlatılır nasıl ufo olabilir? tüp bebek babasız meydana gelmiyor vs.

    YanıtlaSil