Zekeriyâ: İncil ve Kur'an'da adı geçen birisidir. İslam'a göre peygamberdir. Kur'an´da hakkında fazla bilgi verilmeyen Zekeriya´nın Hıristiyan inancına göre kendisi peygamber sayılmaz fakat Yahya´nın babası olduğu kabul edilmektedir.
İlkin Kuran'daki anlatıma bakalım:
Meryem Suresi:
1: Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.
3: Hani o Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.
4: O şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
5,6: “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”
7: (Allah şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”
8: Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?”
9: (Vahiy meleği) dedi ki: “Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”
10: Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi.
11: Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti.
Bu anlatılanları okuyunca insan gerçekten şaşırmadan yapamıyor. Allah'la ya da onun meleğiyle muhattap olan birisi kendisinin çocuğu olamayacağını bildiği halde Allah'tan çocuk dileyip bunun kabul edildiğini duyduğunda "peki bu nasıl olacak?" diye bir daha soru sorar mı? Allaha inanmış ve ondan böylesi bir dilekte bulunmuş olan Zekerriya peygamber zaten normalde gerçekleşmeyecek olan birşeyi istediğinin farkında değil midir?
Ayrıca allah ya da melek, artık kiminle muhattap oluyorsa Zekeriya peygamber sanki bu konuşmalardan yeterince tatmin olamamışa da benziyor. Duasını kabul edildiği cevabını aldıktan sonra, onun gerçekleşmesini yaşayıp görmek yerine üstüne bir de "işaret" istiyor. Karşısında kendisini muhattap alandan daha büyük başka ne işaret olsun? Peki işaret nasıl bir işaret; "insanlarla konuşamamak" adeta inandırmaktan çok ceza verir gibi bir işaret.
Şimdi olayın bir de kaynağına yani ilk anlatımının gerçekleştiği İncil'e bakalım. Yukarıdaki anlatımda kafamıza takılan tuaflıklara acaba bir açıklama getirebileck miyiz?
İncildeki anlatıma göre, bir kere Zekerriya peygamber olan birisi değildir. Yahudiye kralı Hirodes zamanında, çocukları hiç olmamış, yaşlı Zekeriya'nın yanına Büyük melek Cebrâîl gelip yakında eşi Elisa (Elisabeth)'nın hamile kalacağını müjdelemiştir.
Zekeriya ise Tanrının bu sözüne inanmayınca Cebrâîl tarafından konuşamaz hale getirilmiş yani cezalandırlmıştır. (Luka İncili: 1/1)
Şimdi taşlar yerine oturdu; İncildeki anlatımda Kurandaki gibi hem ilkin dua edip hem de bu iş nasıl olacak diye sorgulayan birisi yok, direk bu işin olmayacağına inanan ve bu yüzden de bunu sorgulayan birisi var.
Yine İncildeki anlatımda; Kurandaki gibi dua edip dilekte bulunacak kadar Allaha inanmış ve peygamber seçilmiş birisinin ekstra bir işaret istemesi de söz konusu değil, peygamber olmayan bir insanın tavrı söz konusu.
Son olarak,İncildeki anlatımda; Kuranda Allahın mucizesini gerçekleştireceğine dair Peygamberine verdiği "konuşamama" işareti, aslında bir keramet işareti olarak değil inanmayan birisine verilmiş bir ceza olarak anlatılmaktadır.
Kuran ve İncildeki anlatımlar ortada, hangisi asıl doğrudur demiyorum ama hangisi akla ve mantığa daha yakındır takdir sizin?
Bir de zekariya soyunun devam etmesini istiyor kendisinin değil de karısının kısır olduğundan nasıl emin olmuştur? başka kadınlardan çocuğu mu olmuştur? kısırlıktan kasıt yaşlı olup çocuk sahibi olamamak mıdır yoksa yaşlı ya da genç farketmez hiç çocuk sahibi olamamak mıdır?
Burada çok basit ve dolayısıyla çok çok büyük bir bilgi sorununa imza atmış bulunuyorsun.Diyorsun ki İncilde DUA edip ve oluncada bu işi sorgulayan biri yok! Peki, bakalım Luka İncili seninle aynı fikirde mi?
YanıtlaSil11 Bu sırada, Rab'bin bir meleği buhur sunağının sağında durup Zekeriya'ya göründü. 12 Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. 13 Melek, “Korkma, Zekeriya” dedi, “DUAN kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın?..”
Görüldüğü gibi melek,Zekeriya’ya DUAN kabul edildi diyor.Yani Zekeriya DUA etmiş ve melek DUASININ kabul edildiğini bildirmiş.Açıkça görüldüğü gibi senin verdiğin bilginin tam tersi Luka İncilinde mevcut.
çok basit çok çok büyük bilgi sorunu mu :) merak etmeyin sözleri çarpıtmak gibi bir amacım olsaydı ilgili ayetlerin nerde yazılı olduğunu belirtmezdim. Ne demişim;
YanıtlaSil"Şimdi taşlar yerine oturdu; İncildeki anlatımda Kurandaki gibi hem ilkin dua edip hem de bu iş nasıl olacak diye sorgulayan birisi yok, direk bu işin olmayacağına inanan ve bu yüzden de bunu sorgulayan birisi var." demişim.
bu cümlede asıl anlatılmak istenen zekeriya'nın hiç dua etmediği değil, zekeriya'nın meleğe inanmamış olması. Önemli olan zekeriya'ya verilen cezanın "inanmama" gibi Kuran'a göre daha mantıklı bir gerekçesinin bulunmasıdır. Olaya illa bir hata bulayım gözlüğünü takıp bakarsanız asıl anlatılmak isteneni böyle gözden kaçırırsınız işte.
Hata bulayım mantığıyla falan baktığım yok dostum.Ben müslüman değilim,hristiyan da değilim.Diyorsun ki "Burada asıl anlatılmak istenen..." Ben yorumumda asıl anlatmak istedğine vs. birşey mi dedim? Hayır. Yazıda bir bilgi vermişsin ve o bilgi hatalı.İncil'de Zekeriya DUA etmiyor demişsin aksine İncil'de Zekeriya'nın DUA ettiği yazılı.Ayrıca burada seninle tartışmaya gireyim,sen bana birşey de ben sana birşey diyeyim gibi bir niyetim kesinlikle yok.Sadece yazılarını okurken bir bilgi hatası gördüm ve onu sana bildirdim o kadar.İyi günler.
YanıtlaSilEğer aşağıdaki gibi;
YanıtlaSil"İncilde ilkin dua eden yok. Bu iş nasıl olacak diye sorgulayan da yok."
diye iki ayrı cümle yazmış olsaydım sana hak verirdim.
yazdığım cümleyi bunun gibi iki ayrı cümle olarak algılamak yerine birbiri ile bağlantılı, ilk yargıya bağlı olarak asıl ikinci yargıdaki farkı belirtmek tek bir cümle olarak düşünürsen olay anlaşılır.
kuran: ilkin dua ediyor, kabul ediliyor, işaret istiyor, işaret = konuşmama (tuhaf bir işaret ceza verir gibi)
incil: ilkin dua ediyor, kabul ediliyor, inanmıyor = konuşmama (hak edilebilecek bir ceza)
Bir örnek; iki işyeri düşün, birinde insanlar çalışıyor ve grev yapıyor. diğerinde ise çalışıyor ama grev yok.
ikinci işyeri ile ilgili olarak "bu işyerinde hem çalışıp hem de grev yapan yok" dense, ikinci işyerinde hiç çalışılmadığını mı anlarsın?
Yukarıdaki yazıdan son yorumunda söylediklerini çıkarmak çok zor.Çok daha net ortaya koyabilirdin.
YanıtlaSilMesela yazıda şöyle bir cümle olsa "İncilde dua edip kabul olunca işaret isteyen biri yok,dua edip kabul olunca bu işe inanmayan ve cezalandırılan biri var."
Yazılanları zaman bulabilirsem baştan sona tekrar gözden geçirecem, belirttiğiniz hususa ayrıca dikkat ederim.
YanıtlaSil