8 Nisan 2012 Pazar

Geçmişten bugüne kölelik!



İnsanoğlunun tarihi kadar eski olan kölelik müessesesini ilk çağdan başlayarak bir çok uygarlıkta görmek mümkündür. Sümerler, Akadlar, Eski Mısır, Hitit, Fenike, Babil, Hint uygarlıklarında kölelik müessesesi hep var olmuştur.

-Sümerlerde köleler ya ev hizmetlerinde ya da tarlalarda çalıştırılırdı. Sümerlerde köleler haricinde her erkek asker sayılmıştır. Babil Kralı Hammurabi’ tarafından yayınlanan yasalarda da kölelere ilişkin çok sayıda hüküm getirilmiştir.

-Mısır’da da kölelik sistemi vardı ancak angarya işlerini özgür köylüler yapmak zorundaydı. Köleler daha çok üst sınıfı oluşturan ailelerin evinde yer alıyordu. Antik Mısırlılar, tüm sınıflardan insanları (kadın ve erkek), esasen hukuk önünde eşit olarak kölelerden ayrı tutmuştur.

-Eski Yunan'da ise köleler toplumun temel sınıflarından biri oldu ve ekonomi ağırlıkla köle emeğine dayandı. Burada köleler daha çok ev hizmetlerinde ve tarımda çalıştırıldılar. Köleler yurttaş sayılmadıkları için hiçbir hakka sahip değillerdi. Köle sayısı çok artan Roma İmparatorluğu'nda, kölelerin bazıları madenlerde ve taş ocaklarında çalıştırılırken, bazıları da halkı eğlendirmek amacıyla yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüştürülürdü.

-Tek tanrılı dinlerde Yahudilikte de kölelik sistemi kabul edilmiştir. Tevratta Allah kölelikten olağan ve evensel bir uygulamaymış gibi bahseder. Bir Yahudi kölenin 6 yılık kölelik yaptıktan sonra 7. yılında serbest bırakılması gerekir ancak Yahudi olmayan kölelerin bırakılmasından bahsedilmez.

"Köleleriniz, cariyeleriniz çevrenizdeki uluslardan olmalı. Onlardan uşak ve cariye satın alabilirsiniz." (Levilililer -44)

"İbrani bir köle satın alırsan, altı yıl kölelik edecek, ama yedinci yıl karşılık ödemeden özgür olacak..." (Mısır'dan çıkış -21)

-İncil’de de kölelerin azad edilmesinden bahsedilmektedir. Saint Thomes Aquino’ya göre kölelik Hz. Adem’in cennetteyken yasak meyveyi yemekle işlediği ilk günahın kaçınılmaz bir sonucudur.

"Ey köleler, dünyadaki efendilerinizin sözünü Mesih’in sözünü dinler gibi saygı ve korkuyla, saf yürekle dinleyin." (Efesliler -5)

-İslamiyet'ten önceki Arap Yarımadasında yüzyıllardır mevcut olan kölelik sisteminin şekli İslamiyet'in var olması ile daha çok askeri ve dini bir boyut kazanmıştır. Kuran kölelerin hak ve hukuku ile ilgili birçok hususu açıklığa kavuşturup kesin hükümlere bağlamıştır. İslamiyet köleliği yasaklamamıştır. Bununla beraber köle edinmeyi zorlaştırmış ve kölelerin azad edilmesini teşvik etmiştir.

"Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir köle ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu?..." (Nahl -75)

"Sizden bekar olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin..." (Nur -32)

-Osmanlı'da ise Sultan Abdülmecid döneminde 1847’de yayınlanan ferman çok önemlidir. Ancak bu fermanla köle ticareti resmi olarak kaldırılmıştır. Uygulamaya ise imparatorluğun son yıllarında geçilebilmiştir.

Kölelik bir insanın bir başka insanın malı mülkü olması demektir.

Allahın indirdiği kutsal kitaplardan hiçbiri insanın insana kulluğu demek olan kölelik kurumuna topyekûn karşı çıkamamış, geçmişten kalma fiilî durumu devralarak bunu dinen de meşru götermişlerdir.

Evrensel ahlâk ve adalet kuralları tesis ettiğini, zaman ve mekân üstü geçerli olduğunu iddia eden kutsal kitaplar; savaş esareti gibi yollarla "köle" statüsüne düşen insanların çocuklarının, torunlarının, kısacası soylarının da köle olarak dünyaya gelip "efendi"leri, "sahip"leri tarafından dilendiği gibi alınıp satılabilmesini dinen caiz görmüş, hattâ birçok düzenlemelerle bu meşrûiyeti pekiştirmişlerdir.
Kölelik konusunda gelecekten bihaber olan kutsal kitaplar şöyle dursun, kölelik gibi insanlık dışı bir uygulamaya dur demesini beceren ise yine insanın kendi aklı ve vicdanı olmuştur.

"Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır." (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Madde 4)

1 yorum: