8 Nisan 2012 Pazar

And içilen atlar ve kıyamet!

                                                                    Asur Savaşçıları

Kuranda yer alan ve diğer surelere göre nispeten daha kısa olan surelerden birisi de Adiyat Suresi'dir. Âdiyât, koşan atlar demektir. 11 ayetten oluşan bu kısa sûrede üç temel şeyden bahsedilir; ilkin atlar üzerine yemin edilir, sonra insanoğlunun nankörlüğü ve mal düşkünlüğü söylenir en sonunda ise kıyamet gününden bahsedilir.

"Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve bir topluluğun ortasına dalanlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür." (1-6)

"Şüphesiz buna kendisi de şahittir, ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür." (7-8)

"Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır." (9-11)

Surenin yarısı üzerine yemin edilen atların özelliklerinden bahsediyor en sonunda ise gelecekte yaşanacak olan kıyamete değinliyor. Yoksa, üzerine yemin edilen ve koşarak ayaklarından ateş çıkartan bu atlar kıyametin birer habercisi olarak mı anlatılıyordu?

Bunu neden sordum, çünkü "Atlar ve Kıyamet" konusunda İncil'de de benzer bir anlatım bulunmaktadır; "Mahşerin Dört Atlısı". Bunlar İncil'de adları geçen, kıyamet gününde ortaya çıkacaklarına inanılan 4 atlıdır.

Birinci at ve binicisi: Kral olan İsa'yı temsil eder.
İkinci at ve binicisi: Savaşları temsil eder.
Üçüncü at ve binicisi: Kıtlıkları temsil eder.
Dördüncü at ve binicisi: Ölümü temsil eder.

Bu "kıyamet ve atlar" mevzusu ansıl bir tesadüfse Tevrat'ta anlatılıyor.

Tevrat, Yeşaya 5:

"RAB uzaktaki ulusları bir sancak işaretiyle, dünyanın en uzağındakileri ıslık sesiyle çağıracak; hızla, hemen gelecekler. Aralarında yorulan, sendeleyen olmayacak; uyuklamayacak, uyumayacaklar. Gevşek kemer, kopuk çarık bağı olmayacak. Okları sivri, yayları kuruludur. Atlarının toynakları çakmaktaşı, arabalarının tekerlekleri kasırga gibidir. Askerleri dişi aslan gibi, genç aslanlar gibi kükrüyor, homurdanarak avlarını kapıp götürüyorlar. Kimse avlarını pençelerinden kurtaramıyor."

Allahın ıslık sesiyle birlikte en uzaktakiler toynakları çakmaktaşı olan at arabaları, okları ve yayları ile geliyorlar... bırakalım kıyameti bu devirde dahi at, yay ok mu kaldı? Anlaşılan o ki Tevrat'ın allahı kıyameti o çağda kopacak birşey gibi düşünmüş ya da geleceğin de hep geçmiş gibi kalacağını sanmış.

Hiç şüphesiz atların geçmişteki özellikle insanların ulaşımlarındaki rolleri çok büyüktü. Ama artık atlardan geçmişteki gibi ulaşımda ve savaşlarda değil daha çok at yarışlarında isitifade ediliyor. Hal böyle olunca da kıyamet zamanıyla yani gelecekle ilgili olarak atlardan bahsedilmesi tuhaf kaçıyor.
Ama bir de o zamanki insanlar açısından düşünelim; savaş uçaklarından, uçak gemilerinden, uzay mekiklerinden, roketlerden ve bizim dahi bilemediğimiz geleceğin başka türlü imkanlarından, hiçbirşeyden haberdarı olmayan o insanlar, kıyamet zamanında da ellerinde yay ok ile altlarında atlarla gelenlerin olacağına inandırılmışlardı.

İncil ve Tevrat'taki kıyametin habercisi olan atlarla Kuranda kıyametten bahseden bu kısa suredeki atlar aynı atlar mıydı, yoksa bu sadece bir tesadüf müydü, doğrusu tam emin olamadım. Bu tamamen bir tesadüftür diyebilirsiniz, hepsi de aynı anlamı taşımakatdır da diyebilirsiniz. Kutsal kitaplar arasında yüzlerce yıl geçmiş, farklı coğrafyalarda yaşayan insanlar duyduklarını, anlattılanları daha çok kulaktan kulağa birbirlerine aktarmışlar. Üç kitapta da bahsi geçen "kıyamet zamanı ve atlıların heybetli gelişleri" konusu dikkatimi çekti paylaşmak istedim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder