"Tanrı adına işlenen cinayetlerin sayısı, şeytan adına işlenen cinayetlerin sayısından fazladır." Erica Jong
8 Nisan 2012 Pazar
Geçmişten bugüne sünnet!
Kibele veya Kybele Anadolu kökenli bir ana tanrıçadır. Tarihte, Akdeniz çevresinde, Asya'da ve kuzey ülkelerinde birçok kültür ve uygarlıkta çeşitli isimlerle anılan bir Ana Tanrıça ile karşılaşmak mümkündür. Anadolu'da yapılan kazılar, ana tanrıça figürünün M.Ö. 6500 - 7000'lere kadar dayandığını ortaya çıkartmıştır. Analığı, üremeyi, dişiliği, hayatın sürmesini ve dolayısıyla bereketi simgeleyen tanrıça, ayakta, oturmuş ya da uzanmış olarak betimlenir; düzgün vücudu her zaman tasvir konusudur.
Mitolojik anlatıma göre Attis Kybele'nin sevgilisidir. Ancak Kybele'ye verdiği sözü unutarak Frig Kralı Midas'ın kızını sever. Onunla evlendikleri gece düğüne Tanrıça Kybele de davet edilir. Ancak Kybele düğüne geldiğinde ve Attis ile karşı karşıya kaldığında Attis ne yapacağını bilemez. Kybele'ye olan sözünü unuttuğu için duyduğu pişmanlıktan ötürü cinsel organını orada keser ve kanlar içinde kıvranmaya başlar.
Sevgilisinin böyle acı içinde kıvranmasına daha fazla dayanamayan Kybele Attis'i bir çam ağacına dönüştürerek ona sonsuzluğu bağışlar. Çam ağacının her mevsim yeşil kalmasının sebebi budur. Pessinus Mabedi'nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde de bu tapınakta rahip olmak isteyen erkeklerin hadım edilmesinin ve kesilen cinsel organlarının bir çam ağacı altına gömülmesinin kökeni burdan gelmektedir. Sünnetten sonra kesilen parçanın toprağa gömülmesi de sanırım buralardan geliyor.
Bu inanış daha sonra sami ırkında (Arap ve Yahudiler) cinsel organı değil ama ucunu (erkeklerde prepusium, kadınlarda klitoris) kesme şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.
Tarihin babası olarak bilinen ve M.Ö. 5. yy.'da yaşamış olan Herodot'a göre ise eski Mısırlılar sünnet oluyordu ve bunun nedeni onların temizliklerine düşkün olmalarıydı. Herodot’a göre Mısırlılarda temizlik güzellikten önce gelmekteydi.
Sünnet Yahudi dini inancında büyük yer tutar. Kutsal kitaplarına göre, Tanrı, elçisi İbrahim aracılığı ile Yahudilerle arasında "Akide" adı verilen anlaşmayı yapmış, ve bu anlaşmanın delili olarak da İbrahim ve halkına sünnet olmalarını emretmiştir. Bu inanışın gereği olarak Yahudiler, doğumdan kısa bir süre sonra erkek bebeklerini sünnet ederler.
"Tanrı İbrahim’e, “Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmama bağlı kalmalısınız” dedi, “Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek. Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak." (Tevrat, Yaratılış 9-11)
Yani Tevrattaki bu anlatıma göre allah için birşeyin belirtisi gerekli ve bu işaretin görünen birşey olması gerekiyor. Yani sünnet belirtisi olmazsa sanki allah insanları birbiriyle karıştıracak. :)
Yahudiler arasında doğan Hıristiyanlık inanışında da sünnet önceleri tartışma konusu olmuş, ancak havarilerin ve özellikle de Paul'un "gereksiz" olarak görmesi nedeniyle dini bir gereklilik halini almamıştır.
Müslümanların kutsal kitabında sünnetle ilgili herhangi bir ifade yer almaz. Ayrıca İslamiyet'in ilk yıllarında sünnet tartışma konusu da olmamıştır. Bu sıralarda Arapların kadın ve erkek sünnetini ne oranda uyguladıkları bilinmemektedir. Bugün Müslümanların büyük çoğunluğu erkek sünnetini, Afrika'daki inananlarının büyük bir kısmı ise kadın ve erkek sünnetini dinen gerekli görürler. Sünnetin Müslümanlar tarafından gelenekselleştirilmesinin 9. yüzyılda İslam'a dönen Yahudi asıllılarının beraberlerinde kendi dinlerinin inançlarını İslam'a taşıması anlamına gelen İsrailiyyat ile olduğu sanılmaktadır.
Tevrat'taki anlatımda Rabbi ile konuştuktan sonra İbrahim'in 99 yaşında olsa da sünnet olduğu söylenir. Onun soyundan gelenler de sünnet olacaklardır. İslama göre Peygamberin İbrahim'in soyundan geldiğine inanılır. Yalnız İslam inanışına göre peygamber sünnet olmamış, sünnetli doğmuştur. Tabi gerek Peygamber gerekse 4 halifeye ilişkin onların sünnet olduklarına dair benim bildiğim kadarıyla yazılı herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Sadece öyle olduğu tahmin edilmektedir.
Peygamberin doğuştan sünnet olduğunu kabul edecek olursak şunu söylemek sanırım yanlış olmayacaktır; Allah işaret olsun diye bir peygamberinden yapılmasını istediği birşeyin kendisi tarafından da doğuştan verilebileceğini bir başka peygamber üzerinde göstermiştir.
İşin tabi bir de diğer tarafı var, kadınların sünnet edilmesi. O konuyu da bir hadisle kısaca değindikten sonra konumuzu bitirelim.
"Bir kadın Medine`de kızları sünnet ederdi. Resulullah (sav) (kadını çağırtarak) kendisine: "Derin kesme. Zira derin kesmemen kadın için daha çok haz vesilesidir, koca için de daha makbuldür" diye talimat verdi. (Rezin`in rivayetinde Resulullah şöyle buyurur: "Kızları sünnet ederken üstten kes, derin kesme, bu şekilde kesilmesi yüze daha çok parlaklık, kocaya daha çok haz verir."
Kütübü Sitte Hadisleri
Fasil : ZİNET BÖLÜMÜ
Konu : Ziynetle İlgili Çeşitli Meseleler
Ravi : Ümmü Atiyye
HadisNo : 2153
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Merhaba;
YanıtlaSilFacebooktaki "Sünnet etme geleneğine karşı olan müslümanlar" sayfamızda bu konuda hem tıbbi hem de dini bir çok bilgi mevcuttur:
https://www.facebook.com/ErkekSunneti
Selamlar.